Samstag, 28. Februar 2015

Fuat Sanac'a Mektup

Fuat  Sanac'a Mektup


Etrafında o kadar çok şaklaban ve maymun varki senin de basiretin körelmiş ve içinde olduğun bataklığı görecek durumda değilsin. Etrafında pervane olan sana muhtaç insanların iltizamları seni yanıltmasın. Güç ve iktidar insanı köreltir basiretini elinden alır. Seni şahsen tanıma şerefine nail olamadım. Geçen Kurban bayramında makamına gittim seni görmek ve konuşmak için ama nasip değilmiş. Seni sadece konuşmalarından ve açıklamalarından tanıyorum. Bu mektubu da senin şahsına değil makamına yazıyorum. Sonuçta seninle benim aramda hiçbir husumet olmadı aramızda bir kardeşlik hukukumuz var. Ben Avusturya'da yaşayan bir Müslüman olarak üzerimde hissettiğim sorumluluktan dolayı yazıyorum bu mektubu. Bu son İslam Kanunu ortaya çıkana kadar ne sen nede İGGİÖ beni ilgilendirmiyordu. Bu son İslam Kanunu rezaletinden sonra artık sana bu mektubu yazmam farz oldu.

İlk olarak sen Müslümanları temsil etmiyorsun bunu baştan belirteyim. Seni oraya seçen bir avuç insanı bile temsil etmiyorsun. Sen olsa olsa Avusturya Dışişleri Bakanlığının bir memurusun. Belki zaman içinde kendi kendini bile kandırmış olabilirsin ama birisinin bunu sana hatırlatması gerekiyor. Ne yazık ki etrafın yalakalar ile dolu olduğu için durumun farkında değilsin. Sen, senin maaşını veren Avusturya hükümetinin bir memurusun ve senin görevinde Avusturya hükümetinin İslam Kanunu'nu burada yaşayan Müslümanlara kabul ettirmen. Müslümanları kandırarak, onlara yanlış bilgi vererek bu kanunun ne kadar güzel ne kadar hoş olduğunu anlatman. Gazetelerde televizyonlarda utanmandan, arlanmadan çıkıp bu kanunun aslında o kadar da kötü olmadığını anlattığında senin Müslümanları temsil etmediğini anladım.

Birde hiç utanmadan gazeteleri bu kanuna karşı olanların bir avuç marjinal , dış mihraklar tarafından finanse edilen hain olduğunu söylemişsin. En büyük korkularıda bu kanundan dolayı artık dış kaynaklardan para alamayacaklarıymış. Bu korku yüzünden senin gibi saygıdeğer bir dini kurum yöneticisine iftiralar atıyorlarmış. Ben yaptığın bütün herşeyi anladım da şu dış mihraklar ne oluyor onu anlamadım. Bence sen kendini savunmak için etrafına saldırmadan önce bize bazı soruların cevaplarını ver. Mesela sen nasıl olurda İGGİÖ Anayasasında belirttiği halde 61 kişilik Schurarat toplantısında 20 kişi ile bu kanunu İGGÖ adına oylatırsın, hadi oylattın bunu nasıl meşru sayarsın? Hemde Avusturya'daki yaşayan müslamanların gelecek 100 yılını ilgilendiren böyle önemli bir kanunda. Anayasaya göre yarıdan az olan toplantılar karar alma yetkisine sahip değildir. Yani senin bir karar alabilmen için ilk önce 31  kişi olman lazım, sonra oylamaya geçebilirsin. Cevabını biliyorum sen yorma kendini evet birinci toplantıda yeterli çoğunluğa ulaşamayınca siz 20 dakika sonra tekrar toplanıp varolan çoğunlukla oylama yapıyorsunuz. Şimdi sen hemen diyeceksin ki ama Anas Schakfeh de aynısını yapıyordu, evet haklısın oda senin gibiydi ve sadece Anas Schakf diplomasi biliyordu, sende diplomasiyi anlayamıyorsun. Siz zaten bir avuç insan orda şimdiye kadar bütün kararları öyle aldınız bunu biliyoruz. Yani öğretmen atamalarından tut, mal mülk satımına kadar. Ama bu oyladığınız herhangi bir satış ihalesi değil, siz mülk satmıyorsunuz, siz Müslümanlar için bir kanun onaylıyorsunuz. Eğer Fuat Sanaç sen gerçekten samimi isen, Schurarat'ı tekrar toplar ilk önce 31 kişi bulur sonra yeniden oylatırsın, işte o zaman meşru olur.

Senin gibi birisinin İGGİÖ'nün başında olması bir utançtır. Yazıklar olsun seni oraya seçen insanlara , yazıklar olsun seni Obersterat'ı toplayarak Anayasanın verdiği yetki ile görevden almayan İGGİÖ delegerine. Kimin arkada ne hesapladığını ne bilmek nede duymak istiyorum, eğer böyle önemli bir kararda ümmetin geleceğini düşünmeyip kendisinin ve camisinin menfatını düşünen varsa Allah ve gökteki melekler ona lanet etsin. Eğer sen hala böyle bir kanunu, hemde Müslümanların yüzlerine bakmaya utanmadan savunup birde çıkıp gazetelerde bu yasaya karşı olanların dış mihraklar tarafından destreklenen marjinaller olduğunu söylersen çok ayıp etmiş olursun. Senin bu söylediğini Sebastian Kurz bile söylemedi. Sen aksine daha aşırı gidiyorsun. Yoksa Sebastian Kurz maaşını mı keser? İGGİÖ kapanırsa işsiz mi kalırsın? Sen olmazsan camilerimizi kim açacak? Sen olmazsan müslümanları ikinci sınıf vatandaş yapan kanunları kim onaylayacak? Ben şimdiye kadar Ednan Aslanın söyledikleri ile yeteri kadar hayal kırıklığına uğradım, maşallah sen şimdiden Viyanada açılacak İlahiyat Fakültesinde tefsir anabilim dalı başkanı olabilirsin. Belki Ednan Aslan ile çok iyi pazarlık edersen, seni bölüm başkanı bile yapar. Ednan Aslan'ın ilahiyat fakültesi dekanı olduğu bir yerde senden herşey olur. Avusturya devletinde yüksek öğretim kurumunda isminin başında İslam olan tek okulun bölüm başkanı Avusturya'nın saygın bir gazetesine verdiği röportajda İslam'dan utandığını söylüyor, müslümanların temsilcisi çıkıp bir kınama bile yapamıyor, yazıklar olsun ! 

Ne güzel değil mi? Sen 3 senedir herkesin arkasından bütün pazarlıkları yap, sonra birde çekinmeden, sıkılmadan bu kanunun ne kadar güzel, ne kadar gerekli ne kadar şirin olduğunu gözlerimizin içine bakarak anlat ve sonra birde çık bu kanuna karşı olanlar yurtdışından para alan marjinaller de. Bugün İGGİÖ Schiedsgericht (Hakem Kurulu) makamına dilekçe yolladım. Yapılan oylamadaki usul hatasını ihbar ettim, Anayasaya göre Schiedsgericht anlaşmazlık olan konularda karar verir. Bakalım yaptığımız ihbarı Schiedsgericht değerlendirecek mi? Eğer zerre kadar vicdanın varsa İGGİÖ'e iadeli taahhütlü gönderilen bu dilekçelere resmi bir açıklama yaparsın. Sonunda yine aynı kadro ile İGGİÖ oturup 20 dakika bekledikten sonra cevap verecekse gerek yok çünkü o cevabın bir hükmü yok. Sen aslında Türkologsun Hüküm ile Karar arasındaki farkı iyi bilirsin.

Daha perşembe gününe kadar SPÖ ve ÖVP'ye karşı mücadele ediyordum. Perşembe akşamı yağmurun ve soğuğun altında Parlamentonun önüne giderken dua ettim: Beni bu kanun oylanırken kanuna karşı olanların safında yaptığı için Allaha şükürler olsun, ya bu kanun umurumda olmasaydı yada bu kanunun ne kadar iyi olduğunu söyleseydim. İslam kanunu Avusturya'da ve Avrupada yaşayan Müslümanların başına gelecek kötü olayların sadece bir başlangıcıdır. PEGİDA artık kanunlaşmış ve bunuda İGGİÖ başkanı geçerli oy verme çoğunluğuna ulaşmadan 61 kişilik mecliste 20 kişi ile yapmıştır. Ayrıca Fuat Sanaç birde ortada gezen birbirinden farklı iki Kanun tasarısı var, yoksa sen bize başka kanun, hükümete başka kanun mu gösteriyorsun? Bu konu hakkında şu Schiedsgericht bir araştırma yapsa.

Senden herşey olur ama sadece İGGİÖ başkanı olamaz. Bizim için o makam bu gurbet ellerinde dinimiz yüzünden hegün televizyonlarda aşağılanırken, bize yaşama sevinci ve umudu veren İslamı temsil ediyor. Bizim için o makam alemlere rahmet olarak gelen Allah Resulü Peygamber efendimizi temsil ediyor. Eğer niyetin maaşa bağlanıp para ve makam ise gel biz seni maaşa bağlayalım birde oda verelim sen çalışıyormuş gibi yap ama bu kanunu bizim adımıza onaylama. Hadi onayladın bize bunun güzel olduğunu açıklama bari...

25 Şubat kararları ile Avusturya hükümeti Diyanet işleri başkanı Fuat Sanaç ile Avusturya'daki en büyük tehlikenin İrtica olduğunu açıkladı. Fuat Sanaç irtica ile eylem planını onayladıklarını, İGGİÖ olarak irticaya geçit vermeyeceklerini açıkladı. Nerdeyse sadece bir azınlık için sıkı yönetim kanunları ile donatılmış, entegrasyon, güvenlik ve ayrımcılık yasasını bize nasıl iyi diye yutturabilirsin? ATİB gibi büyük bir camianın onayı olmadan bir oldu bitti ile siz bir avuç insan nasıl karar alırsınız? Sebastian Kurz parlamentoda kanunu savunurken İGGİÖ' nün onayladığını söyledi. Buna rahmen Parlementoda vicdan sahibi siyasetçiler karşı geldiler. İşin en tuhafı ne biyor musun Fuat Sanaç? Nico Alm şu militan seküler adam, dinlere savaş açmış laik mücahit , o adam bile bu kanuna karşı geldi, meclis konuşmasını lütfen bir dinle sen bile utanacaksın. Irkçı partinin başkanı Strache bile kanuna karşı çıktı sadece sen ve Sebastian Kurz savunuyorsunuz.

Sen Avusturya'da yaşayan Müslümanların temsilcisi falan değilsin diye düşünüyorum. Sen Müslümanlar Avusturaya'da gettolara toplandığında yanında Ednan Aslan ile birlikte yeni İslam Kanunu'nu uygulayacak olan bir devlet memurusun. Açıklamalarında eğer biz kabul etmesek bile hükümet bunu zorla çıkaracak diyorsun. Bizde diyoruz ki sana: Bırak, sen dik dur, böyle bir yasayı onaylamak için bütün Schurarat'ı çağır ve onları bilgilendir. Sonra burada yaşayan Müslümanları bilgilendir. İnsanları mobilize et ve sen onaylama, bırak hükümet çıkarsın. Bırak hükümet zorbalık yapsın, ama sen haklı ol. Sen oraya nasıl başkan oldun hala anlamış değilim, ama Ednan Aslan'ın ilahiyat başkanı olduğu bir yerde sen İGGİO başkanı olmuşsun çok mu?


Senden herşey olur Fuat Sanaç, sadece İGGİÖ başkanı olamaz. Eğer bir parça vicdanın olsa, madem kimse seni görevden almıyor bari birşeyler yap. Bak aslında yapacağın şey çok basit. Eğer ben kurbanda seni görebilseydim bunu tavsiye edecektim. Sen hükümet ile pazarlıklara devam et görüşmeler yap ama oylamayı Schurarat'a ile birlikte topluca yap. Çıkan karara saygı duyalım ilk önce biz müslümanlar olarak demokrat ve saygın olalım sonrada bu değerleri Avusturya siyasetinden bekleyelim. Sen Anayasanın sana verdiği yetkileri makamına yaraşır bir şekilde kullanmış olsaydın, haklı olurdun kahraman olurdun. Bak hala bu rezaleti sen durdurabilirsin. Schiedsgericht'i topla, verilen karar geçersizdir de. Sonra Schurarat'ın tamamımı topla sonra onlara bu kanunu bir oku ve sor onlar onaylıyor mu? Vallahi Billahi eğer onlar evet derlerse sana Allah adına yemin ediyorum, senden özür dileyeceğim, ve senin destekleyeceğim. 





Freitag, 20. Februar 2015

İGGÖ'ye Mektup ( Fuat Sanac sende okumalısın )

İGGÖ'ye  Mektup ( Fuat Sanac sende  okumalısın )



İslam kanunu  parlamentoda kabul edildi, ve  İGGÖ tam memnun olmasada kabul ettiğini   açıkladı. Diyalog Platformu adı  altında  Hükümetin 3 sene  önce  başladığı bu  planı  İGGÖ müslümanlara çaktırmadan sessizce  yürütmüş  taki geçen sene  Hükümetin İslam Kanunu  teklifini  Faut Sanac eli ile  açıklayana kadar. Fuat Sanac bundan sonra  Avusturya'da  temsil  ettiği müslümanları  bilgilendirmek  yerine yanına Muhammed Turhan'ıda   alarak  Hacca gitti ( Allah kabul etsin ) . İslam Kanunu  adı altında  ortaya  çıkan rezaleti  gören her sağlıklı  insan gibi  ben ve arkadaşlarım  harekete  geçtik. Müslümanları  2.  sınıf  vatandaş  gören, sürekli  tehdit  altında  kalması  gerektiğini  düşünen bir siyasetin olduğunu  biliyordum, ama bu  düşüncenin kanun olabileceğini ben bile hayal  edemedim. Bence burda işin daha vahim tarafı  müslümanları kontrol etmek için yine müslümanların seçtikleri  temsilcileri kullanmaları. Eğer Fuat Sanac  bir Uluslararası  şirkette Menejer  olsaydı , bu  yaptıklarından dolayı Şirkette  hisse sahibi olanlar  hakkında  usulsüzlük davası  açarlardı. Herhangi  bir dernekte, eğer dernek  başkanı  dernek üyelerinin haklarını korumaz ise dernekler yasasına göre Olağanüstü toplantı  düzenleyip dernek başkanını görevden alabilirlerdi. Ne yazık ki  ama Fuat  Sanac  Avusturya devleti ile yapmış  olduğu  antlaşma üzerine Avusturya'da yaşayan müslümanların  üzerinde Demoklesin  kılıcı  gibi Radikaleşmemizi engelleyecek.

Fuat Sanac'ın  yapmış  olduğu Röportajlar mantıksal tutatsızlıklarla dolu.  Özellikle Almanca yaptığı  Röportajlar  ile Türkçe yaptığı Röportajlar sanki iki  farklı  dünyayı  anlatıyor. Hatta Avusturya'da yayın yapan bir  Türk televizyon programına bu kanuna karşı olanların aşırı, salafist ve  dış mihraklar tarafından  yönetildiklerini  söyledi. Kendi  kulağımla  duyunca  ilk önce şaşırdım ama  olayın vehametinide orda anlamış oldum. Olayın  başından    bu yana Fuat  Sanac  hepimizin gözü önünde  Oskarlık  bir  performans  sergiledi. Aslında  biz  müslümanlar olarak Avustruya'lı  Siyasertçilerden alışkınız  ama müslümanları  temsil eden  insanların islamıda  temsil  ettiklerini  düşündüğümüz  için bilakis  onların  bu  alenilikte  ve açıklıkta bütün  bir müslüman  cematı ile dalga geçmesi  hiç yakışır bir şey değil. Benim asıl merak ettiğim  bu  denklemde diğer  etkenler. İGGÖ  ve  onun şu anki  başkanı  Fuat Sanac sonuçta  son Anayasa ile yeniden organize  olan ve Avusturya'daki  temsil edilen büyük bir  müslüman  çoğunluk tarafından  seçildi. Uzun süren Anas Schakfeh döneminden sonra, aslında  benim içinden yeni bir nefes ve umut olmuştu. Bu  müslüman çoğunluk  Avusturya'da  bulunun en önemli  Türk derneklerinden  oluşuyor. Bu en önemli  Türk dernekleri istedikleri  adayı  yani  Fuat Sanac'ı  başkan yaptılar. Yeni  Anayasaya  göre  bütün önemli derneklerin bir temsilcisi  cami olmamalarına   rahmen MJÖ de bir temsilci bulundurmakta. Bu Obersterat  denen  en yüksek  mecliste  Fuat Sanac  başkanlık ediyor  Anayasaya göre Fuat  Sanac'ın  görevi  dışarıya karşı  temsil etmek, yoksa  kararlar Schurarat ve Obersterat  tarafında  alınıyor. Eğer  Fuat  Sanac  Obersterrat ve Schurarat 'in bilgisi  dışında hareket edip  bu kanunu  kimsenin haberi olmadan  pazarlık etti ise,  kanunen  taşıdığı  sorumluluğu  aşmış olur. Eğer bu  pazarlıkların  Obersterat  ve Schurarat'ın  bilgisi dahilinde yapmış  işe Türk derneklerinin  olanlardan başından beri haberleri var.

Bugün Avusturya'da yaşayan  müslümanlar  için  bir utanç  günüdür, kendi  seçtikleri  yöneticiler  siyasi iktidar ile anlaşıp müslümanların aleyhine karşı bir kanun çıkardılar.  Bu kanuna göre 2. sınıf  vatandaş olan  müslüman bundan sonra  İGGÖ başkanı  tarafından denetlenecek. Avusturya'da kimin  müslüman   olup olmadığına  İGGÖ başkanı  karar verecek. Bundan sonra hiç kimse 100 kişilik bir cemaat bulamadan cami  açamayacak. Eğer cami  açmak isterse  ilk önce  İGGÖ'den izin alacak ve onların denetimine girecek. Fuat  Sanac  Standarda verdiği  Röportajda  Başbakanın olağanüstü  yetkilerinde  şikayet ediyor. İslam  kanundaki  süper yetkileri  olan bir İGGÖ başkanı kendisini  hiç rahatsız etmiyor. İslam  kanunu  rezaleti ilk ortaya  çıktığında eğer  dernekler hızlı  bir şekilde davranıp  Başkanı  görevden alarak  çok net  bir mesaj vermiş olacaklardı. Hiç bir Dernek buna  yanaşmadı  bir kaç STK dan başka  kimse ses  çıkarmadı. Bütün dernekler  topluca basın  açıklaması  yaparak başkanlarının arkasında olduklarını  söylediler.  Başkanda kendini oraya seçen  insanların  istediği  doğrultuda  hareket etti. Buraya kadar olan olay  gayet yasal burda  yasal olmayan  bu pazarlıkların ve kararların  müslümanlardan  gizlenmesi, İGGÖ  bu kanundan sonra Avusturya'daki  meşruiyetini kaybetmiştir. Hukukta bile  hiç  bir  Avukat  müvekkiline karşı tavır alamaz  eğer   böyle  bir şey yaparsa Avukatlığını kaybeder. Ne yazık ki  İGGÖ başkanı  temsil  ettiği müslümanlara karşı yapılan bir kanunu kabul etmiştir.

Medyada islam  hakkında konuşan insanlara bakınca  benim  midem bulanıyor,  çoğunu izlemiyorum  ve okumuyorum, ruh sağlığıma zarar verir  diye. Kendine İslam  uzmanı  diyen şarlatanların yanında müslümanların  temsilcilerine bakinca onlarin  neden Islam uzmani oldugunu anlayabiliyorum. Bu  rezaletin bir faturası  yok mu ? Varsa eğer  kim bu  sorumlu ? Fuat Sanac mı ? Dernekler mi ? Dışişleri bakanlığı  mı ? Bu islam kanunu  ÖVP, SPÖ  ve İGGÖ  tarafından ortak  pazarlık edilip imzalandı. Yürürlüğe girdikten sonrada  İGGÖ tarafında  sessizce kabul edildi. Artık  müslümanları  gözetecek devlet tarafında  kontrol edilen bir Diyanet işleri oldu hayırlı uğurlu olsun. Bundan  sonra Başbakan yada Dışişleri başkanlığı   Cuma  hutbelerinin  içeriği hakkında müdahale ederse hiç şaşırmayın. Eğer Hutbeler ve Vaazlar  Başbakanlık tarafından ortak bir şekilde  Almanca olarak  yazılırsa  bunu ilk kabul edecek olan  İGGÖ olacaktır. Memnun  olamasalar bile kabul etmiş  olacaklar.


Müslümanların  bu  halleri yüzünden  gencecik  çocuklar öfkelerinin, çaresizliklerinin sonucu olarak protesto  ediyorlar Suriye'ye Irak'a  kaciyorlar. 2014 yılında  dünya  ile synkron yaşayan  bir gençliği bu  İslam Kanunu ile  kontrol altínda alabileceklerini mi  zannediyorlar? Avusturya'daki  camiler  ağırlıklı  olarak  Türk camileri bu kanunda  etkilenecek. Gelişen şartlara  uyum sağlayamayan  kendini  devam ettirecek bir gençlik  yetiştiremeyen her siyasi  görüş yok olacaktır. İGGÖ içinde otoriterliğe gitmek ve  süper yetkileri olan bir  başkan ve başkanı bile görevden alabilecek bir Başbakan  ile siz Sıkıyönetim kanunu  yapmış oluyorsunuz. Yani  Demokratik bir toplumda  dini bir azınlık  anti terör kanunları ile yönetilecek. Post-Koloniyalizm deniyor  bu olaya. Kolonilerinde  kullandıkları  gibi  Post-Kolonial  siyasette de  bizzat azınlığın içinden kişiler seçiliyor. Varşova ayaklanmasının  efsanevi  komutanı Marek Edelman Gettonun içinde, yokluk ve sefalet içinde  nasıl  ayaklandıklarını anlatırken; ilk önce Judenrat'ı ortadan kaldırdıklarını belirtiyor. İKG (Israilitische Kultus Gemeinde ) Yahudi  Cemaati  1945 yılına kadar kapanmıyor. Bizzat  Naziler ile ortak  çalışıyor. Gettoda yahudileri yönetmeleri için Judenrat Naziler  tarafından  kuruluyor. Bu Yahudi meclisi  gettoda yaşayan  yahudilerden  oluşuyor. Bunların  durumu  diğerlerinden biraz daha  iyi sadece bu  şekilde Nazilere Gettoyu  yönetmeleri için yardım ediyorlar.  Avusturya'daki müslümanlarında  artık uyanmaları gerek,  ilk önce müslüman  temsilcilerden  başlasınlar sonrada Avusturya siyasetçilerinden. Bakalım yakında  Avusturya'da seçimler var bu kadar tantanadan sonra  seçim sonuçları ne  olacak bende çok  merak  ediyorum? Bakalım bu  sefer  bu kanunu çıkaran ÖVP ve SPÖ den hangi  vekil adayı  gelip  bizden oy isteyecek. Sizi bilmiyorum ama ben bu  defa şu  İslam kanununu  soracağım ?





Meine Forderungen für die Gemeinderatswahl 2020 Wien

Meine Forderungen für die Gemeinderatswahl  2020 Wien  1- Für alle Wiener Schulen 2 Wochenstunden Angebot: Empathie,  soziale Verantwortung ...