İGGÖ'ye
Mektup ( Fuat Sanac sende
okumalısın )
İslam kanunu
parlamentoda kabul edildi, ve
İGGÖ tam memnun olmasada kabul ettiğini
açıkladı. Diyalog Platformu adı
altında Hükümetin 3 sene önce
başladığı bu planı İGGÖ müslümanlara çaktırmadan sessizce yürütmüş
taki geçen sene Hükümetin İslam
Kanunu teklifini Faut Sanac eli ile açıklayana kadar. Fuat Sanac bundan
sonra Avusturya'da temsil
ettiği müslümanları
bilgilendirmek yerine yanına
Muhammed Turhan'ıda alarak Hacca gitti ( Allah kabul etsin ) . İslam
Kanunu adı altında ortaya çıkan rezaleti
gören her sağlıklı insan
gibi ben ve arkadaşlarım harekete
geçtik. Müslümanları 2. sınıf
vatandaş gören, sürekli tehdit
altında kalması gerektiğini
düşünen bir siyasetin olduğunu
biliyordum, ama bu düşüncenin
kanun olabileceğini ben bile hayal
edemedim. Bence burda işin daha vahim tarafı müslümanları kontrol etmek için yine
müslümanların seçtikleri temsilcileri
kullanmaları. Eğer Fuat Sanac bir
Uluslararası şirkette Menejer olsaydı , bu
yaptıklarından dolayı Şirkette hisse
sahibi olanlar hakkında usulsüzlük davası açarlardı. Herhangi bir dernekte, eğer dernek başkanı
dernek üyelerinin haklarını korumaz ise dernekler yasasına göre
Olağanüstü toplantı düzenleyip dernek
başkanını görevden alabilirlerdi. Ne yazık ki
ama Fuat Sanac Avusturya devleti ile yapmış olduğu
antlaşma üzerine Avusturya'da yaşayan müslümanların üzerinde Demoklesin kılıcı
gibi Radikaleşmemizi engelleyecek.
Fuat Sanac'ın
yapmış olduğu Röportajlar
mantıksal tutatsızlıklarla dolu. Özellikle
Almanca yaptığı Röportajlar ile Türkçe yaptığı Röportajlar sanki iki farklı
dünyayı anlatıyor. Hatta
Avusturya'da yayın yapan bir Türk
televizyon programına bu kanuna karşı olanların aşırı, salafist ve dış mihraklar tarafından yönetildiklerini söyledi. Kendi kulağımla
duyunca ilk önce şaşırdım
ama olayın vehametinide orda anlamış
oldum. Olayın başından bu yana Fuat Sanac
hepimizin gözü önünde
Oskarlık bir performans
sergiledi. Aslında biz müslümanlar olarak Avustruya'lı Siyasertçilerden alışkınız ama müslümanları temsil eden
insanların islamıda temsil ettiklerini
düşündüğümüz için bilakis onların
bu alenilikte ve açıklıkta bütün bir müslüman
cematı ile dalga geçmesi hiç
yakışır bir şey değil. Benim asıl merak ettiğim
bu denklemde diğer etkenler. İGGÖ ve
onun şu anki başkanı Fuat Sanac sonuçta son Anayasa ile yeniden organize olan ve Avusturya'daki temsil edilen büyük bir müslüman
çoğunluk tarafından seçildi. Uzun
süren Anas Schakfeh döneminden sonra, aslında
benim içinden yeni bir nefes ve umut olmuştu. Bu müslüman çoğunluk Avusturya'da
bulunun en önemli Türk
derneklerinden oluşuyor. Bu en
önemli Türk dernekleri istedikleri adayı
yani Fuat Sanac'ı başkan yaptılar. Yeni Anayasaya
göre bütün önemli derneklerin bir
temsilcisi cami olmamalarına rahmen MJÖ de bir temsilci bulundurmakta. Bu
Obersterat denen en yüksek
mecliste Fuat Sanac başkanlık ediyor Anayasaya göre Fuat Sanac'ın
görevi dışarıya karşı temsil etmek, yoksa kararlar Schurarat ve Obersterat tarafında
alınıyor. Eğer Fuat Sanac
Obersterrat ve Schurarat 'in bilgisi
dışında hareket edip bu
kanunu kimsenin haberi olmadan pazarlık etti ise, kanunen
taşıdığı sorumluluğu aşmış olur. Eğer bu pazarlıkların
Obersterat ve Schurarat'ın bilgisi dahilinde yapmış işe Türk derneklerinin olanlardan başından beri haberleri var.
Bugün Avusturya'da yaşayan müslümanlar
için bir utanç günüdür, kendi seçtikleri
yöneticiler siyasi iktidar ile
anlaşıp müslümanların aleyhine karşı bir kanun çıkardılar. Bu kanuna göre 2. sınıf vatandaş olan
müslüman bundan sonra İGGÖ
başkanı tarafından denetlenecek.
Avusturya'da kimin müslüman olup olmadığına İGGÖ başkanı
karar verecek. Bundan sonra hiç kimse 100 kişilik bir cemaat bulamadan
cami açamayacak. Eğer cami açmak isterse
ilk önce İGGÖ'den izin alacak ve
onların denetimine girecek. Fuat
Sanac Standarda verdiği Röportajda
Başbakanın olağanüstü
yetkilerinde şikayet ediyor.
İslam kanundaki süper yetkileri olan bir İGGÖ başkanı kendisini hiç rahatsız etmiyor. İslam kanunu
rezaleti ilk ortaya çıktığında
eğer dernekler hızlı bir şekilde davranıp Başkanı
görevden alarak çok net bir mesaj vermiş olacaklardı. Hiç bir Dernek
buna yanaşmadı bir kaç STK dan başka kimse ses
çıkarmadı. Bütün dernekler
topluca basın açıklaması yaparak başkanlarının arkasında
olduklarını söylediler. Başkanda kendini oraya seçen insanların
istediği doğrultuda hareket etti. Buraya kadar olan olay gayet yasal burda yasal olmayan
bu pazarlıkların ve kararların
müslümanlardan gizlenmesi,
İGGÖ bu kanundan sonra Avusturya'daki meşruiyetini kaybetmiştir. Hukukta bile hiç
bir Avukat müvekkiline karşı tavır alamaz eğer
böyle bir şey yaparsa
Avukatlığını kaybeder. Ne yazık ki İGGÖ
başkanı temsil ettiği müslümanlara karşı yapılan bir kanunu
kabul etmiştir.
Medyada islam
hakkında konuşan insanlara bakınca
benim midem bulanıyor, çoğunu izlemiyorum ve okumuyorum, ruh sağlığıma zarar verir diye. Kendine İslam uzmanı
diyen şarlatanların yanında müslümanların temsilcilerine bakinca onlarin neden Islam uzmani oldugunu anlayabiliyorum.
Bu rezaletin bir faturası yok mu ? Varsa eğer kim bu
sorumlu ? Fuat Sanac mı ? Dernekler mi ? Dışişleri bakanlığı mı ? Bu islam kanunu ÖVP, SPÖ
ve İGGÖ tarafından ortak pazarlık edilip imzalandı. Yürürlüğe
girdikten sonrada İGGÖ tarafında sessizce kabul edildi. Artık müslümanları
gözetecek devlet tarafında
kontrol edilen bir Diyanet işleri oldu hayırlı uğurlu olsun. Bundan sonra Başbakan yada Dışişleri başkanlığı Cuma
hutbelerinin içeriği hakkında
müdahale ederse hiç şaşırmayın. Eğer Hutbeler ve Vaazlar Başbakanlık tarafından ortak bir şekilde Almanca olarak yazılırsa
bunu ilk kabul edecek olan İGGÖ
olacaktır. Memnun olamasalar bile kabul
etmiş olacaklar.
Müslümanların
bu halleri yüzünden gencecik
çocuklar öfkelerinin, çaresizliklerinin sonucu olarak protesto ediyorlar Suriye'ye Irak'a kaciyorlar. 2014 yılında dünya
ile synkron yaşayan bir gençliği
bu İslam Kanunu ile kontrol altínda alabileceklerini mi zannediyorlar? Avusturya'daki camiler
ağırlıklı olarak Türk camileri bu kanunda etkilenecek. Gelişen şartlara uyum sağlayamayan kendini
devam ettirecek bir gençlik
yetiştiremeyen her siyasi görüş
yok olacaktır. İGGÖ içinde otoriterliğe gitmek ve süper yetkileri olan bir başkan ve başkanı bile görevden alabilecek
bir Başbakan ile siz Sıkıyönetim kanunu yapmış oluyorsunuz. Yani Demokratik bir toplumda dini bir azınlık anti terör kanunları ile yönetilecek. Post-Koloniyalizm
deniyor bu olaya. Kolonilerinde kullandıkları
gibi Post-Kolonial siyasette de
bizzat azınlığın içinden kişiler seçiliyor. Varşova ayaklanmasının efsanevi
komutanı Marek Edelman Gettonun içinde, yokluk ve sefalet içinde nasıl
ayaklandıklarını anlatırken; ilk önce Judenrat'ı ortadan kaldırdıklarını
belirtiyor. İKG (Israilitische Kultus Gemeinde ) Yahudi Cemaati 1945 yılına kadar
kapanmıyor. Bizzat Naziler ile
ortak çalışıyor. Gettoda yahudileri
yönetmeleri için Judenrat Naziler
tarafından kuruluyor. Bu Yahudi
meclisi gettoda yaşayan yahudilerden
oluşuyor. Bunların durumu diğerlerinden biraz daha iyi sadece bu
şekilde Nazilere Gettoyu
yönetmeleri için yardım ediyorlar.
Avusturya'daki müslümanlarında
artık uyanmaları gerek, ilk önce
müslüman temsilcilerden başlasınlar sonrada Avusturya
siyasetçilerinden. Bakalım yakında
Avusturya'da seçimler var bu kadar tantanadan sonra seçim sonuçları ne olacak bende çok merak
ediyorum? Bakalım bu sefer bu kanunu çıkaran ÖVP ve SPÖ den hangi vekil adayı
gelip bizden oy isteyecek. Sizi
bilmiyorum ama ben bu defa şu İslam kanununu soracağım ?
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen