Dienstag, 10. März 2015

Ednan Aslan'a Mektup

Ednan Aslan'a Mektup


Seninle ilk  olarak Hörlgasse'de  İRP binasının  önünde karşılaştık,  Sen Yeryüzü dergisinde yazdığını söyleyince  bende  abonesi olduğumu  söyledim. Senin de radikal islamcı bir  çizgiden geliyor  olman ve  Ünivesitede böyle  önemli bir yerde  olman, ne diyeyim beni  biraz  sevindirdi,  hatta mutlu etti. Yeryüzünde  ne yazdın bilmiyorum, araştırmalarıma rağmen  metinlere  ulaşamadım, ama senin Pädagoji  Skriptini okudum, Adorno ve Habermas'tan sonra  bayağı  çarpıcıydı. Kuran hikayelerini  ancak yarısına  kadar  okuyabildim. En son şaheserini ise, ancak bir Rezensiyon okuyabildim,  orda  kitapta   3 sayfa boyunca Youtube'un  ne  olduğunu  tarif ediyormuşsun. Seninle uzun  zamandan beri tanışıyoruz, benden ilk defa senin için  bir araştırma yapmamı  istediğinde, işsiz  bir Master  öğrencisiydim, hafta sonu taxi kullanıp  hafta ortası üniversiteye gidiyordum. Sende Siyaset Bilimi okumuştun,  aynı benim  gibi.  Aslında  birbirmize benzer  yanlarımız  vardı. Benden Türkiye'deki  Diyanet sisteminin  tarihi  sürecini bilimsel  bir tez  olarak  yazmamı istedin, çokta  iyi para teklif ettin. Ben düşüneyim diye  gittim, sonra düşündüm ,  kendime sordum,  ne yapmam lazım  acaba  burada: Ebu Zer gibi  mi  davranmalıyım? Yoksa Hz. Ömer gibi mi? Bende  kendime dedim ki  sen hem Ebu Zer hemde Ömer  ol ve yazmadım,  aynı zaman da  kendi  kitabımı yazmaya  başladım. Şimdi  yeni anladım  ne yapmak  istediğini, kime yazdırdın bilmiyorum ama onunla  bu  yeni islam Kanununa bayağı yardımcı olmuşsundur. Koskoca dünyada  bu kanunu savunan  bir avuç  insan var  ilginç degil mi ? Ednan Aslan, Fuat Sanaç, Birol Kılıç, Sebastian Kurz, İKG başkanı. Geçenlerde  senin resmini Die Zeit'da  gördüm, yaşlanmışsın. Talihin  biraz  geç tekabül etti. Olsun  şu yalan dünyada  insanın  başına  bir defa gelir böyle bir fırsat. Düşünsene seni, yani Ednan Aslan'ı, ilayhiyatçı olmadan  Din Dersi Öğretmenliği  başkanı yapıyorlar. Çok iyi  hatırlıyorum  yine samimi  bir telefon konuşmasında  bana dert yanıyordun: "Sinan, kafası basan öğrenci pedagoji okumuyor,  pedagoji okuyanın  içinde kafası basan  öğrenci  din pedagojisi okumuyor, din  pedagojisi  okuyanın içinde  kafası basan İslam din  pedagojisi  okumuyor. Aslında bu  mantıksal önermelerin  doğru, peki  burdan  hangi  sonuç  çıkıyor biliyor musun? Evet, sende o öğrencilerin hocası oldun.

Yanında senden daha zeki hiç kimseyi  bırakmadın. Halit bile seni terketti. Geçen sene yazın seküler bir Kürt arkadaşımız  bize Anket yapmak için  müslüman aradığını söyledi. Bende merak  edip yolla dedim, bir de ne göreyim Ednan Aslan tarafından yapılan bir saha araştırması "Muslimische Milieus". Müslümanların  terröre  olan meyillerinin tespit edildiği bir bilimsel çalışma. Ben bizzat  inceledim hatta  arşivledim. Bu  çalışmayı   yapacak bir müslüman bulamamışsın, buna çok sevindim. Gelen arkadaşada Afro da  herkes ile yapabileceğini söyledik. Gerisini sen  biliyorsun. Beni asıl şaşırtan  ne  oldu biliyor musun?  Bana  doktora çalışmam  için MJÖ  tavsiye ettin. Ben neden diye sorunca, MJÖ'nün gelecekte  çok  önemli olacağından  bahsettin. Birincisi doktora konusu  olarak  yapmak istediğim bir  konu değildi,  ikinciside  içinde arkadaşlarım ve tanıdıklarım vardı, üçüncüsüde sen  böyle bir şeyi  tavsiye etmiştin. Neden MJÖ'yü  bu kadar merak ettiğini şimdi  yeni  anladım. Evet haklısın,  korktuğun  kadar  var, onlar seni çoktan geçtiler, sen İslam Kanunu  zoru ile  öğrenci  bulamazken, onların  öyle bir  sorunu yok. Sadece bizim Netzwerk'teki müslüman kızların sayısı senin bütün  öğrencilerinden fazladır.   Yaptığın  araştırmalar hep müslümanlar  üzerine  hatırlıyor musun? Yetiştirdiğin  öğrencin Mouhanad Khorchide fitili  ateşleyip  gitti. Onun  korları üzerinden sende ateşi devam ettirdin. "Sinan bu derneklerin hali ne olacak?" diye sorduğunda hep  boynum  bükük  kalıyordu. Sana  her  konuda  argüman  bulabiliyorken derneklerin ve camilerin  hakkında  ben  bile çaresiz  kalıyordum. Çünki  haklıydın,  Avusturyada  entegrasyonun  önüne en büyük engel  bu  cami ve  derneklerin  eski, ilkel yapıları. Doğru söylüyorsun, 2011 yılında  1976 Yozgatı  yasayan insanlar var. Haklısın,  kendi içinde bile demokratik olamamış  bir müslüman  cemaatiz ama  onlar bizim  insanlarımız. Senin İGGiO'den daha  tutarlı olman böyle bir kanunu savunmanı  haklı  çıkarmaz. Eğer cami, dernekler ve İGGiO demorkat değilse,  bunun için  gidip  hükümet  ile  ırkçı bir yasa  yapılmaz ? Bu kanun yüzünden Avusturya'da, Avrupa ve Dünyada nelere yol açıtığınızın  ne sen farkındasın nede İGGiO. Cemaat sürekli  geriliyor,  camiler kapanıyor, çok azı toplumun sorunlarına  çare  üretebiliyor,  çoğu  varolan  sistemi  ayakta tutmaya çalışıyor. Seninle ilk ciddi  çalışmamız  İGGiO anayasası olmuştu. Benim için çok  değerli bir çalışmaydı, çok şey öğrendim. Dünya dinler  tarihi, din devlet arası ilişkiler, Roma dönemi ve  modern  batının  ortaya çıkışı,  Vestfalya antlaşması ve 1976 İslam Kanunun  aktif  hale getirilmesi. İGGiO' nun anayasasını 4  farklı dini cemaat  anayasalari ile karşılaştırdım. Benim icin  çok değerli  bir bilgiydi. Düşünsene ben geçen  hafta  İGGO Scheidsgerichte Hakem Kuruluna , itiraz  dilekçesi  yolladım. Zannedersem hala  Schiedsgricht'in  nerde olduğunu  arıyorlar. Beni  en cok ne üzüyor biliyor musun?  Seninle  birlikte  bu  anayasanın değişmesini  daha demokrat  bir IGGÖ  istedim. Müslümanların ancak demokrat  olduktan sonra  haklarını arayabileceklerini  biliyordum. Sen Anas Schakfeh döneminde de  denedin,  başaramadın , senden çok daha  uyanık biridir  Schakfeh. Sende  onun yerine  Türk  olan  Fuat Sanac'ın seçilmesine  yardımcı oldun. Bak başından beri  Fuat  hocaya  yazıyorum ama  kendisinin  cezai  selahiyeti yoktur. Beni üzen yer sen  Fuat hocanın cezai  selahiyetinin  olmadığını   biliyordun da  neden onu böyle bir sorumluluğun  altına attın? Fuat Sanac yaptığının  hala farkında bile değil, şurda  son zamanlarda çektiği  çileye  bak. Fuat Sanac seçilir seçilmez  hemen Dialog Forum İslam  başladı, bundan Fuat Sanacın bile kasım 2014  haberi oldu.  Hala bütün  kanallara çıkıp mailleri  camilere yolladığını  söylüyor  garibim.

Bu kanunu  tek başına planlayacak kadar sende  ne cesaret var  nede  akıl var. Sen sadece  fırsatları kolladın. Senin için  karşılaşıtığın   herkes  sadece  bir  basamak oldu,  hedefini hep  yükseğe diktin, şimdi de Avusturya'daki ilk  ilahiyat  fakültesinin  Dekanı olacaksın. Bak  kimseye  gelmez  böyle bir şans çok haklısın. Ama  ne  pahasına? Senin  bu  Kanun çıkarken kiminle ne anlaştığını bilmiyorum,  umurumda da değil, ama bu kanunda  bir madde senin için çok  önemli. Çünki  kafire  razı olmamak için sana  evet dediler. Sonuçta sende  Türksün aynı Fuat Sanac  gibi,  yani  Avusturya'daki çoğunluğu  temsil ediyorsunuz. Bana bir gün büronda bir hatıranı anlattın, senin  Sosyal hizmetler  görevlisi iken,  şahit  olduğun  bir olay, 7  yasındaki   kızına tecavüz eden,  bir dinci , kızın  ifadelerine göre  babası  tecavüz ettikten sonra  gusul abdesti alıp namaz kılıyormuş. Acaba  bu olaya şahit olduktan sonra mı  değişmeye  karar verdin?  Radikal islamcılıktan  geliyorsun, Almanyada  klasik cematlerin  icinde bulunuyorsun, bazen taxi kullanıyorsun, bazende  sosyal  hizmetler,  sonra birden talihin  dönüyor, ve  Viyana'da İslam Din  Eğitimi bölüm başkanı  oluyorsun. Klagenfurt'ta yapılmış, ama  ulaşılamayan bir pädagoji   dokoran var. Bence sen Viyana'ya  gelip  bu  İGGO'nün  halini görünce  asıl şoku yaşadın ve kendi kendine dedin ki: eğer bunlar müslümanların temsilcileri ise , bende ilahiyat  profesörüyüm. İşte  o an aklına geldi bu  arzu,  hemen siyasi  aktörlere  baktın, sende biraz  Hz.  Ömer feraseti var,  atlarını  tek  tek  oynadın, bazen tökezlesende, sonuçta  hukuk fakültesi  bile bitirememiş bir bakandan ve  bir kanunu bile anlamayan başkanla  tarihe imza attın, sırf sen  açılacak ilahiyat  fakültesinde  dekan  ol diye. Kasım 2014  lise  müdürlerine ve öğretmenlerine  terörist müslüman öğrencileri nasıl  tanıyacaklarına dair bilimsel bir konferans  vermişsin. Duydum  masallah, şubhanallah, emhamdülillah, yani, ahi ........kelimeleri  sinyal kelimeler,  bunlar tehlike belirtileri,  yoksa  böyle öğrenciler ilerleyen zaman da youtube üzerinden kafa kesebilir. Ben her  katliam haberi duyduğumda   yüreğim  yanarken, sen ne kadar  hakli olduğunu  düşündün . En son Standard'a  müslüman  olduğundan utandığını   bile söyledin. Peki  sen adında İslam  olan tek devlet kurumunun başında çocuklarımızı  eğiten din dersi hocalarını  eğitmekten utanmıyor musun?  Bununla da yetinmeyip  bizim imamlarımızıda mı sen yetiştireceksin?  O zaman imamlarda  utanacaklar mı  müslüman olduklarından?

Açtığın hasar , yaptığın kötülük yetmez mi? Bak  bizim Netzwerk kurulduğundan bu yana duyduklarımı  duysan seninde sinirlerin bozulur.  Ben o kadar denyo  müdür  hoca tanıdım ama  bu kadar zıvanadan çıkanını yeni görüyorum. Şu İslam kanunu çıkarken başımızda patlayan bombalar  katliamlar arasında sende sürekli  Avusturya'nın  her  saygın gazetesinde  islamın ancak senin kontrolünde  değişebileceğini  söyledin. Yeni ilahiyat fakültesi  selefiliğinde de ISİS'inde tek çaresi. Hani o  gözü yaşlı okuldan evine giden başörtülü küçük  kız var ya, senin kışkırttığın bir  seküler manyak ögretmen tarafından  kalbi kırılan. Ağlayarak  eve gidiyor, artik sevilmediğini  düşünüyor,  onun için  bu  şehir, bu  dünya yaşamak için çok acı. Dün mail aldım 5. Viyanada  adamın  evinde kelimey-i şehadet  bayrağı asılı diye.  WEGA  içeri  basıyor, ve adam herşeyini  kaybediyor. Senin  eğittiğin  polisler  bunlar. Yarın  ilk okul  çocukları için aynı  kışkırtmayı yapacakmışsın , artık 8 yaşındaki  çocuklara terörist diye mi bakacaklar okulda? Başkalarının  acılarının  hissetmeyene  piskopat denir, ançak pisikopat birisi, acı çeken birisine bakıp bundan etkilenmez, eğer sen bizim  okuduğumuz bütün gazeteleri okuyup  acı hissetmiyorsan,  piskopatsın. Ama senin  pisikopat  olman beni ilgilendirmiyor. umurumda da  değil Avusturtyalıların meşhur  sporu, bodrumda  pisikopatlık  oynamaktır, istersen  deneyebilirsin. ama  senin pisikopatılığın yüzünden okul çocuklarının  terörize edilmesine tahammül edemem. Ne yazık ki  ne Schulamt  nede İGGÖ seni birkez  olsun kınamadı,  uyarmadı, anmadı bile. Kendi  öğretmenlerini bile  koruyamayan, kendi öğrencisini  önemsemeyen bir İGGÖ böyle bir  kanun yapmış cok mu? 


Madem İGGÖ ve Schulamt  görevini yerine getirmiyor  bunu ben yapayım. Sınırı aştın Ednan Aslan, şu  yaptığın İslam Kanunu pisliğini biz azimle imanla,  hırsla çalışsak  en iyi ihtimal ile, 20  senede temizleyeceğiz.  Yetmez mi bu yaptıkların? Hani birgün bana demiştin: zamanın meşhur  İslam uzmanları halkta bir tabanı  olmayınca   medya tarafında bir süre servis edilirler, sonra  yüzleri eskir,ve değiştirilirler diye.  Seni de tüketmedik mi artık ? Seninde  yüzün eskimedi mi? Bir defolup  gitsen, bizi bir rahat bıraksanda biz senin ve İGGÖ'nün  yaptığı pisliği bir temizlemeye başlasak, siz  hala  üzerinde tepinirken  zor  oluyor. Adnan hoca  büyüğümsün, şimdiye  kadar  yaptıklarına  birşey demedim, sadece bir defa Almanca bir yazı yazdım, sana  bilimsel bir cevap olarak ama hiç bir  gazete senin ki kadar değerli  bulmadı, ama sen bile okudun. Senin yaptığın her  zırvalığa cevap  verecek zamanım   yok ama  yarın ki seminerini  yapma! Aklıma  o ağlayan kız çocuğu  geliyor, öfkeleniyorum. Allahtan korkmuyorsun, kuldan da utanmıyorsun, vicdanınıda  yüreğinde derin bir mahsene kapattın , ama  korkuyorsun. Kendini sahte  gülümsemelerin arkasına saklıyorsun . Seni en son gördüğümde aynı sahtekarlık ile bana  gülümsedin, midem bulandı dayanamadım  ki bunu  çok nadir yaparım: bana  bir daha selam verme dedim. Adnan Hoca  yarınki kışkırtmanı yapma  oldu mu !  Ve  bana asla selam verme!





2 Kommentare:

  1. Böyle bir yazıyı okumak yeniden ümit veriyor; bir şeylerin yanlış gittiğini gören, anlayan ve bu yanlış gidene bir cevapta bulunan, itirazım var! diyen birilerinin var olması son derece mühimdir. Bu itirazlar çoğaldıkça aramızdaki sahte/yalancı sesleri susturabiliriz ancak! Saygıyla ve Selametle

    AntwortenLöschen
  2. Esselamü Aleyküm Sinan Bey,
    sizi tanimiyorum. Yazinin iceriginde degindiginiz teskilatlardan, kisilerden habersizim. Ama anlattiklarinizi ve siteminizi anlamamak elde degil. Allah hakikati haykirmanizda yâr ve yardimciniz olsun. Siyasette satilik karakterlerin oldugunu iyi kötü biliyordum da, mesele ISLAM olunca da cikar alisverislerinin bu denli ragbet gördügünü düsünemezdim dogrusu.. Allah büyüktür. Darbe alan ISLAM degildir, biz müslümanlariz.. Ki, iste bu da bizim sinavimiz.. Kim susuyor bu haksizliklar karsisinda, kim haykiriyor ?! Iste bütün mesele bu..

    Bundan sonra bir kisi daha siz ve sizin gibi cesur yürekler icin dua edecek.. Dualarim sizinle..

    Allah'a emanetsiniz..

    S. Durmaz..

    AntwortenLöschen

Meine Forderungen für die Gemeinderatswahl 2020 Wien

Meine Forderungen für die Gemeinderatswahl  2020 Wien  1- Für alle Wiener Schulen 2 Wochenstunden Angebot: Empathie,  soziale Verantwortung ...