Rabia al Adaviyye ve Gezi-Parkı
Böyle bir benzetmeyi Türkiye'nin lieberal demokrat yazarlarından Cengiz Çandar yaptı, yani böyle bir ayıp bana ait değil, bende bu bezetmeden sonra birkaç noktayı eklemek istedim. Candar'ın yazısı yapılan katliamı bir "Temizlik" olarak ifade etmesiyle bütün liberal ve insani sınırları aşmış durumda. Ben uzun yıllar yazdıklarını okudum, darbelere karşı tutumunu ve Kürt sorununa karşı olan hassasiyetini hep takdir ettim, ama görülüyor ki, kendisi gibi liberallerin Mısır'da darbecilerin yanında olması onunda şaşkın olduğunu gösteriyor. Aslında bu liberallerin tutumu sadece Mısır yada Trükiye de olan birşey değil, Avusturya'da da en son yaşadığımız Efgani Dönmez olayıda aynı liberal tutumun sonucudur. Ağızlarından özgürlük, eşitlik ve demokrasi kelimelerinin pelesenk olduğu bu liberaller, işin içine müslümanlar girince bütün Hümanist değerlerini bir çırpıda kaybediyorlar. Kimisi sivillere gerçek mermiler ile ateş açılmasını söylüyor , diğeride bu olayı bir Temizlik olarak tasvir ediyor, bir diğeride 5000 kişiyi tek yön bilet ile sürgün etmeyi düşünebiliyor. Böyle bir ruh halinin analizi elbette biraz zor olacak ama ne yazıkki günümüzün liberal ve sol kesiminde yaşanan tarajedi bu boyutlarda.
Herşey nasıl başladı ? Modernite tanrıyı öldürüp yerine aklı yerleştirdi, artık bundan sonra hurafeler ile dünyayı anlamaya çalışmayacağız ,aklın ve bilimin ışığında gelişerek ilerleyeceğiz. İşte bu modern önermenin en büyük savunucuları, bilimsel sosyalizm ile desteklendi. Günümüzün sol liberal kesimi böyle bir öğreti ile hayatı anladılar. Din hep onlar için savaşmaları ve kişinin vicdanına hapsedilmesi gereken birşey olmuştu, sonuçta din bir afyondu ve bu afyon saf ve masum halkı uyutmak için egemen güçler tarafından ortaya atılan huraferlerden oluşuyordu. Dine ithaf ettikleri bağnazlığa kendileri düştüğünde bunun bilimsel ve modern olduğunu söylemekte bir behis görmeyen liberaller, bıkmadan ve usanmadan saf ve iğfal edilen halkı uyarmaktan hiç geri kalmadılar. Ama anlayamdıkları yada anlamak istemedikleri bir nokta vardı, nedense bu saf ve masum halk her özgür seçimde gidip dindar yobazları seçiyorlardı. Biz bunun denemesini dört defa darbe yapılan Türkiye'de bizzat tecrübe ettik, Mısırlılar demokrasi tecrübesinde yeni oldukları icin , daha hala tam olarak realisierung yapamıyorlar. Türkiyede her darbeden sonra, ki bu darbeleri liberaller ve solcular ya direkt olarak desteklediler yada biraz utananları tarafından ehveni şer olarak algınladılar. Sonuçta modern bir ordunun yönetmesi gerici yobaz ve bağnaz müslümanların yönetmesinden daha eftaldi. Peki bu liberaller hala anlayamadılar mı ? Hem Türkiye'de hemde Mısır'da yapılacak bütün serbest seçimleri müslümanlar kazanacaklar. İşin daha da zoru okumuş ve bilgili olan bu liberallere nasıl olurda basit bir siyasi analizi anlatabiliriz? Bütün eğitim ve bilgi teknolojisine rahmen yani o facebook ve twitter imkanlarına rahmen, insanlar kendi dini inançlarını liberallerden daha ciddiye alıyorlar, ve dini inançları liberallerin istediği gibi sadece vicdanlarında değil, aynı zamanda verdikleri siyasi kararlarda da etkin bir rol oynuyor.
Bu noktadan sonra ben "Bilmek" ve "İnanmak" hakkında kücük bir karşılaştırma yapmak istiyorum. Bilmek ve inanmak belirli ön kabullere (axiomen) dayanan kendi içinde tutarlı mantıksal kurgulardır. Yani içerikleri farklı bile olsa, bilmek ve inanmak aslen yöntem olarak aynı şeydir. Peki bilmek ve inanmak formel olarak aynı ise bir şeyin bilgi yada inanç olduğunu nasıl anlarız? Yada kim karar veriyor buna? Bir şeyin bilgi yada inanç olduğunun mantıksal olarak bir farkı olmadığından aralarında fark epsitemolojik değil siyasidir. (Bu konu icin daha derin bilgi edinmek isteyin Rudolf Karnap'in Manatiksal Empirismus kitabını okuyabilir, yeni çağda yazılmış en önemli eserledendir) Peki bu siyasi karar mekanizması nasıl işliyor? Siyasi karar mekanizması gücü kontrol eden makam tarafından belirleniyor, güç yani otorite neyin bilgi neyin inanç olduğuna karar veriyor ve ona göre müdahale ediyor. Bu basit analizden sonra aslında liberallerin çıkmazı daha da net olarak göz önüne cıkıyor. Hic bir serbest seçimi kazanamayacağını bilen liberaller iman ettikleri bilginin savunuculuğunu orduya havale ediyorlar, otorite meydanlarda insanları öldürüken liberallerde köşe yazılarında yapılan eylemin mesruiyetini ispata çalışıyor. İnsanları katletmeyi yine insanlık için anlatmak bana şu meşhur anarşit sözü hatırlatıyor:" Barış için savaşmak, bekaret için düzüşmeye benzer".
Bu liberallerin bir ortak özelliği daha var oda kendilerini çok zeki ve bilgili görmeleri ve halkı aptal görmeleri, size de tanıdık geldimi bu yaklaşım? Işte liberallerin son çıkmazı budur. Kendilerini tatmin eden izahların bizleride tatmin etmesini beklemeleri sadece naif bir yaklaşım değil , ne yazıkki yapılan zulmün ve katliamın Temizlik işlerini yapıyorlar bu şekilde. Gezi parkı ve Mısır arasında benzerlik bulan ve bunuda aynı temizlik operasyonu olduğunu söyleyen birine diyecek bir söz bulamıyorum. Gezi parkı ile Mısır arasında hangi konuda benzerlikler var ben hala çözemedim, siyasi talepleri farklı, soyolojik konumlar farklı, aktörler farklı, siyasi tepki farklı, ve en önemlisi kullanılan dil ve şiddet farklı. Şimdi bu kadar farklılığın ardından Cengiz Candır'ın bulduğu bezerliklere gelmek istiyorum;Türkiyede demokratik ama otoriter bir hükümet var, ve bu siyasi yapı gösteriçilere karşı şiddet kullanıyor, bulabildiği tek benzerlik bu, ve burdan yola çıkarak bu iki olayında aslen aynı olduğunu belirtebiliyor. Bunları söylerken darbeci bir iktidarın olduğunu , gerçek mermilerle kalabalıklara ateş açıldığını seçimle gelmiş bir iktidarın liberallerin desteği ile darbeciler tarafından çalındığnı belirtmek gereği duymuyor, zannedersem bunlar önemsiz ayrıntılar olarak görülüyor.
Dünyanın bütün liberalleri sanki söz birliği etmiş gibi bütün dünyada nerdeyse aynı argümanları kullanıyor. Sanki görünmez telepatik bir yöntemle birbirlerine bağlı olan, bu liberal düşünce fakrikaları aynı sonuçları veriyor, Mısır'da Türkiye'de ve Avusturya'da. İşin daha da vahimi Cengiz Çandar bizzat darbecilerin kurbanı olduğunu ve müslümanların Türkiye'de o hayal ettiği askeri vesayetin son bulmasını sağladığını unutmuş gibi. Merak etmesin hem Mısırda hemde Türkiye'de her serbest seçimi AKP yada İhvan kazanacak, bunu kendiside biliyor zannedersem. Türkiye kararlı bir şekilde doksan yıldır devam eden Kemalist askeri vesayet rejimini yıktı, Mısırda da bunu ancak İhvan başarabilir. Güzel günler yakın Mısır'lılar Türkiye'nin yaptığı gibi doksan sene beklemeyecekler, çünki artık daha hızlı değişen bir dünyada yaşıyoruz, Hüsnü Mübarek'i deviren bir halkı başka darbeciler zapt altına alamazlar.
Bu Blog benim yazılarım için hazırlandı, öyle büyük beklentileri olan arkadaşlar gelmeseler de olur. Kendi halimizce bizde düşünmek, anlamak ve yazmak istedik.
Abonnieren
Kommentare zum Post (Atom)
Meine Forderungen für die Gemeinderatswahl 2020 Wien
Meine Forderungen für die Gemeinderatswahl 2020 Wien 1- Für alle Wiener Schulen 2 Wochenstunden Angebot: Empathie, soziale Verantwortung ...
-
Kumardan nasıl kurtulunur? Bu başlığı atmamın sebebi bundan önceki yazıl ile çelişkiye düşmemek içindir. Bundan öncek...
-
Uber und Sklaverei 4.0 Ich bin Taxilenker und Opfer einer neuen Ära, die sich "Digitalisierung" nennt, im Grunde genommen ist ...
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen