Samstag, 17. August 2013

Rabia al Adaviyye ve Gezi-Parkı

Rabia al Adaviyye ve Gezi-Parkı

Böyle bir  benzetmeyi  Türkiye'nin  lieberal demokrat yazarlarından Cengiz Çandar yaptı, yani böyle bir ayıp bana ait değil, bende  bu bezetmeden sonra birkaç  noktayı eklemek istedim. Candar'ın yazısı yapılan  katliamı bir "Temizlik" olarak ifade etmesiyle bütün  liberal  ve insani sınırları  aşmış  durumda. Ben uzun yıllar yazdıklarını okudum, darbelere karşı tutumunu ve  Kürt sorununa  karşı olan hassasiyetini hep  takdir ettim, ama  görülüyor ki, kendisi gibi  liberallerin Mısır'da  darbecilerin  yanında olması onunda  şaşkın  olduğunu  gösteriyor. Aslında bu  liberallerin tutumu sadece  Mısır yada Trükiye de olan birşey değil, Avusturya'da da  en son yaşadığımız Efgani Dönmez olayıda aynı liberal tutumun sonucudur. Ağızlarından özgürlük, eşitlik ve demokrasi kelimelerinin pelesenk olduğu  bu liberaller, işin  içine  müslümanlar girince bütün  Hümanist değerlerini bir çırpıda kaybediyorlar. Kimisi sivillere gerçek  mermiler ile ateş açılmasını  söylüyor , diğeride bu  olayı  bir Temizlik olarak tasvir ediyor, bir diğeride  5000 kişiyi  tek yön bilet  ile sürgün  etmeyi  düşünebiliyor. Böyle bir ruh halinin analizi  elbette biraz  zor olacak ama ne yazıkki  günümüzün  liberal ve sol kesiminde yaşanan  tarajedi bu  boyutlarda.


Herşey nasıl başladı ? Modernite tanrıyı öldürüp yerine  aklı yerleştirdi, artık bundan sonra hurafeler ile dünyayı  anlamaya çalışmayacağız ,aklın ve bilimin  ışığında  gelişerek ilerleyeceğiz. İşte  bu modern  önermenin en büyük savunucuları, bilimsel sosyalizm  ile desteklendi. Günümüzün sol liberal kesimi böyle bir  öğreti ile hayatı  anladılar. Din  hep onlar için  savaşmaları ve  kişinin vicdanına  hapsedilmesi  gereken birşey  olmuştu, sonuçta  din bir afyondu ve  bu afyon  saf  ve masum  halkı uyutmak için egemen güçler tarafından  ortaya  atılan  huraferlerden  oluşuyordu. Dine ithaf ettikleri bağnazlığa  kendileri  düştüğünde bunun  bilimsel  ve  modern  olduğunu  söylemekte bir behis görmeyen liberaller, bıkmadan ve usanmadan saf ve iğfal edilen halkı uyarmaktan hiç geri kalmadılar. Ama anlayamdıkları  yada anlamak istemedikleri  bir  nokta vardı,  nedense bu  saf ve masum  halk  her  özgür seçimde gidip dindar  yobazları  seçiyorlardı. Biz bunun denemesini dört defa  darbe yapılan Türkiye'de bizzat tecrübe ettik, Mısırlılar  demokrasi  tecrübesinde yeni oldukları icin , daha  hala  tam olarak  realisierung  yapamıyorlar. Türkiyede  her darbeden sonra,  ki  bu  darbeleri liberaller ve solcular ya direkt  olarak desteklediler yada  biraz utananları tarafından ehveni şer olarak  algınladılar. Sonuçta  modern bir  ordunun yönetmesi  gerici yobaz ve bağnaz  müslümanların yönetmesinden  daha  eftaldi. Peki  bu liberaller  hala anlayamadılar mı ?  Hem Türkiye'de hemde  Mısır'da yapılacak bütün serbest seçimleri müslümanlar kazanacaklar. İşin daha da zoru okumuş ve bilgili olan bu liberallere  nasıl olurda  basit bir siyasi analizi  anlatabiliriz? Bütün eğitim ve  bilgi teknolojisine rahmen yani o facebook ve  twitter imkanlarına rahmen, insanlar  kendi dini inançlarını liberallerden daha  ciddiye alıyorlar, ve dini inançları liberallerin  istediği gibi  sadece  vicdanlarında değil, aynı zamanda verdikleri  siyasi  kararlarda da etkin bir rol oynuyor.


Bu noktadan sonra  ben "Bilmek" ve  "İnanmak" hakkında kücük bir karşılaştırma yapmak istiyorum. Bilmek  ve inanmak belirli ön  kabullere (axiomen) dayanan kendi içinde tutarlı mantıksal kurgulardır. Yani içerikleri farklı bile olsa, bilmek ve inanmak  aslen yöntem olarak  aynı şeydir. Peki bilmek ve inanmak  formel  olarak aynı ise bir şeyin bilgi yada inanç  olduğunu nasıl anlarız?  Yada  kim karar veriyor buna? Bir şeyin bilgi yada  inanç olduğunun  mantıksal olarak  bir  farkı olmadığından aralarında  fark  epsitemolojik değil siyasidir. (Bu  konu icin daha derin bilgi edinmek isteyin Rudolf Karnap'in Manatiksal Empirismus  kitabını okuyabilir, yeni çağda yazılmış en  önemli eserledendir) Peki  bu siyasi karar mekanizması nasıl işliyor? Siyasi karar mekanizması gücü kontrol eden makam tarafından  belirleniyor, güç yani otorite neyin bilgi neyin inanç  olduğuna  karar veriyor ve ona  göre müdahale ediyor. Bu  basit  analizden sonra  aslında liberallerin çıkmazı daha da  net olarak  göz  önüne  cıkıyor. Hic bir serbest  seçimi kazanamayacağını bilen liberaller iman ettikleri bilginin savunuculuğunu orduya havale ediyorlar, otorite  meydanlarda  insanları öldürüken  liberallerde  köşe yazılarında yapılan eylemin mesruiyetini ispata çalışıyor. İnsanları katletmeyi  yine insanlık için anlatmak bana şu meşhur  anarşit  sözü hatırlatıyor:" Barış için savaşmak, bekaret için düzüşmeye benzer".


Bu liberallerin bir  ortak özelliği daha  var oda  kendilerini çok zeki ve bilgili görmeleri ve  halkı  aptal görmeleri, size de tanıdık geldimi bu  yaklaşım? Işte  liberallerin son çıkmazı budur. Kendilerini  tatmin eden izahların bizleride  tatmin etmesini  beklemeleri sadece naif bir yaklaşım değil , ne yazıkki yapılan  zulmün ve katliamın  Temizlik işlerini yapıyorlar bu şekilde. Gezi parkı ve  Mısır arasında benzerlik bulan ve bunuda aynı  temizlik  operasyonu olduğunu söyleyen birine  diyecek bir söz bulamıyorum. Gezi parkı  ile Mısır arasında  hangi konuda benzerlikler var ben hala çözemedim, siyasi talepleri farklı, soyolojik konumlar farklı, aktörler farklı, siyasi  tepki farklı, ve en önemlisi kullanılan dil ve şiddet farklı. Şimdi bu kadar farklılığın  ardından Cengiz Candır'ın  bulduğu bezerliklere gelmek istiyorum;Türkiyede  demokratik ama  otoriter bir hükümet  var, ve bu siyasi  yapı gösteriçilere karşı  şiddet kullanıyor, bulabildiği  tek benzerlik bu, ve burdan yola çıkarak bu iki olayında aslen aynı olduğunu belirtebiliyor. Bunları söylerken darbeci bir iktidarın  olduğunu , gerçek mermilerle  kalabalıklara ateş açıldığını seçimle gelmiş bir iktidarın liberallerin desteği ile darbeciler tarafından çalındığnı belirtmek  gereği  duymuyor,  zannedersem bunlar önemsiz ayrıntılar olarak görülüyor.


Dünyanın bütün  liberalleri  sanki söz birliği etmiş gibi bütün dünyada  nerdeyse aynı argümanları kullanıyor. Sanki  görünmez telepatik bir yöntemle  birbirlerine bağlı olan, bu liberal düşünce fakrikaları aynı  sonuçları veriyor, Mısır'da Türkiye'de ve Avusturya'da. İşin daha da  vahimi Cengiz Çandar bizzat darbecilerin  kurbanı olduğunu ve  müslümanların  Türkiye'de  o hayal ettiği  askeri vesayetin son bulmasını  sağladığını  unutmuş gibi.  Merak etmesin hem Mısırda hemde Türkiye'de her serbest seçimi  AKP yada İhvan  kazanacak, bunu kendiside biliyor zannedersem. Türkiye kararlı bir şekilde  doksan yıldır devam eden  Kemalist askeri vesayet rejimini yıktı, Mısırda da bunu ancak İhvan başarabilir. Güzel  günler yakın Mısır'lılar  Türkiye'nin yaptığı gibi doksan sene  beklemeyecekler, çünki artık daha hızlı değişen bir  dünyada yaşıyoruz, Hüsnü Mübarek'i deviren bir halkı başka  darbeciler  zapt  altına alamazlar.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen

Meine Forderungen für die Gemeinderatswahl 2020 Wien

Meine Forderungen für die Gemeinderatswahl  2020 Wien  1- Für alle Wiener Schulen 2 Wochenstunden Angebot: Empathie,  soziale Verantwortung ...