Donnerstag, 24. April 2014

Herşey, biraz içsel hesaplaşma, ürkek bir bakış biraz utanma ve sonra endişeli, çekingen bir el uzatma ile başlar



Herşey,  biraz içsel hesaplaşma, ürkek bir  bakış biraz utanma ve sonra  endişeli, çekingen bir el  uzatma ile  başlar

Birden kafanda sıralı olan yüzlerce  sebeb arasından aklın ve vicdanın yardımıyla, el uzatman ve kalbini kırdığın  insanlardan   özür dilemen gerektiğini  düşünürsün , ama sana bu  kararını alırken cehennem acısı  çektiren, nefsin pusuda  beklemekte, ve sana fısıldayarak; ben bunları  biliyorum, yürekleri kin  dolu  bunların, sen elini uzatsan bile elini havada bırakacaklar, sen onlarla mutlu bir hayatı hayal ederek elini  uzattin ama onlar senin hayalini havada  bıraktılar artık  benimle cehennem misali gecelerin  olacak diye tehdit ediyor . Sen ama  bütün  muhasebenden sonra  nefsin  ile  bir  ömür  boyu  mutlu yaşamak  yerine  kalbini kırıdığın eski dostun  ile bir  ömür  boyu  mutlu yaşamak  istiyorsun. Senden sadece  kendini eli uzatan adamın  yerine koymanı istiyorum, elin şu an havada daha saniyeler  geçmemiş, bütün  umudunla bekliyorsun, ne  hisssedersin diye  sormuyorum,  ne  hissetmezdin ? Mukluluk   , cevap o kendine  güvenen,  geçmişe  borcu  kalmamış bir  gencin,  bir  bahar sabahı  hissettiği  mutluluk. İşte  hissedemeyeceğin tek his  o ve  oda senin en büyük kaybın.

Ben 2008'deki Türkiye Ermenistan maçından önce Türkiye'nin  bütün sorunlarının en baştada  Kürt  sorununun geldiğini söyledim. Benim için böyle bir sorun elbette  yok benim için yabancılar sorunuda yok Avusturyada. Sorun  normalleşememek  (böyle bir kavram bulduğun  için  üzgünüm ama  en uyarı bu). Peki  bu  pisikolojiden  nasıl kurtulunur  ilk  önce  elini uzatan adamın eli havada  bırakılmaz, düşmanın bile  olsa, sana el  uzatıyorsa adabı-muhaşere gereği bimukabele ile taltif edilir. Ki sen  insanın  niyetini okuyarak hüküm veremezsin, eğer yapılanda bir eksilik  bir  hata  olduğunu düşünüyorsan bu ancak  karşılıklı konuşarak olabilir bunun içinde  konuşulması  gerek,  gerçekten  konuşmaktan bahsediyorum, etten ve  kemikten,  şöyle çaylı  sohbetli,  kahvaltılı yemekli ,  birbirmizi  tanıyarak  ve güvenerek.  10  yıl önce yapmamaları  bir eksikliktir amenna, ama en azından  Cumhuriyet  tarihinde Ermenistan'a giden ilk Cumhurbaşkanı  Ak partili oldu. Bu  açıklamayıda yine başka  bir  Ak partili yaptı. Gönül  isterdiki  ülkenin  ilk  başta Sosyal Demokrat, aydın, modern  partisi çıkıp  bu  teklifi  muhalefette yapsa, mecliste patetik bir konuşma ile  Kılıçdaroğlu bunu Türk  halkının  iradesi olan bu meclisten talep etse, MHP'de dahil olmak üzere  bütün meclisten bu karar  çıksa,  ne güzel  olurdu,  bak o zaman buna devrim derler, yani  verdiğin  karardan emin  olarak değişebilmek. Ama  ne yazıkki mecilisteki  tablo içler acısı, rezalet  ve garabet. İşte  bu  ahval  ve şerait içinde sana  uzatılan  bir el var  lütfen havada  bırakma.

Gel seninle bir çay  içelim sen nerde istersen.  Malatyada  bir  kayısı ağacının gölgesinde, yada Erzurumda  bir çardakta. Yada Vanadsor 'da ( 1935'e kadar  adı Karakilise imiş) bir nar bahçesinde. Bana  çektiğin acılarını anlat beraber  hüzünlenelim,  bak o zaman içimizdeki nefsimize ( Burda Nefisten kasıt  süper-ego dur)  karşı  gelebiliriz,  eğer  beraber  hüzünlenebilirsek acılamıza o zaman empati kurabiliriz. İşte  ancak  o zaman eli havada  kalan birini  gerçekten anlayabilirz. Bu  arada benimde acılarım oldu, hem  bunca sene konuşamadığımızdan sana anlatamadım bunları, hep içimde bir  sızı olarak kaldı, onları yüreğimde  taşımaktan yoruldum, gel beraber  sırtımızdaki yüklerden  kurtulalım. Memleketin  her tarafı usulüne  uygun  gönülmemiş  mezar  kaynıyor.  Dersimde, Kürdistanda, Yozgatta Kastamonuda. Neyse  bak  konuşulacak  ne kadar  konu çıktı, eminim şimdi  Ermenistan hakkında seninde anlatacağın çok acı  hikayeler vardır,  bende  onları dinlemeye  geldim, zaman sınırımız yok, çayımız, yemeğimiz  geliyor,  sigaralarımızı  yakıp  sohbet edeceğiz. Bak  şu konuda eminim bu  sohbet sırasında  mutlu olacaksın,  tabi bu  arada  bende  mutlu olacağım, yani win win situation  diyorlar.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen

Meine Forderungen für die Gemeinderatswahl 2020 Wien

Meine Forderungen für die Gemeinderatswahl  2020 Wien  1- Für alle Wiener Schulen 2 Wochenstunden Angebot: Empathie,  soziale Verantwortung ...