Donnerstag, 3. April 2014

İnsanlar Demokrasiye adaletten daha çok güveniyorlar



İnsanlar  Demokrasiye  adaletten daha çok  güveniyorlar. 

Ne yazık ki  Türkiye'de  adalet  hiç adil olmadı, adalet hiçbir zaman hakkın tezahürü için  kullanılmadı, adalet hep birilerinin koruyuculuğunu  yaptı. Ergenekon ve  diğer  davalarda ilk defa bu  adalet sistemini kuran  ve şimdiye  kadar  uygulayan kendilerinin  Cumhuriyetin kurucusu ve  sahibi olduklarına inanan Kemalist'lerin  başına  gelince birden şaşırdılar. Bu nasıl  bir adaletti insanları  sadece  bir şüpheden dolayı senelerce  yargı önüne  çıkarmadan tutuklu tutan, amacı  yıldırmak  cezalandırmak ama asla adalet  dağıtmak olmayan bir adalet. Bu  adalet sitemi  Ergenekon  davasına kadar ya  Kürtlere ya Müslümanlara ya Alevilere yada diğer  guruplara karşı uygulandı. Başkalarına  uygulanması için  kurgulanan  adalet  onu kontrol  edenlere  uygulanınca  işte  o zaman  Kemalistler  olayın vehametini anladılar. Bunun yanında  darbelerle engellense bile  arada sırada demokrasi oldu Türkiyede. Türk halkıda  demokrasi ile iradesini ortaya koydu. Başbakan  bu  seçim sonuçlarını  düzgün  okumalı, halkı onu  adaletin  karşısında  haklı  buldu ve desteğini  gösterdi,  bundan sonra  o isminin  başında  bulunan adaleti  yerine getirmeli,  biliyorum  hukuk sistemi ne  ulaşım  nede sağlık reformuna  benzer, ama en önemliside  odur aslında. Başbakan bundan sonra  iddia edilen bütün  suçlamaları kamuoyu önünde hani  biraz şöyle Kurtlar Vadisi Narrativinde anlatarak göstererek  insanları ikna  etmesi gerek,  eğer  adaletsizlik varsa Hz. Ömer  gibi  Başbakanın adil olmasını bekliyor  onu  seçen  muahfazakarlar.

İlk başlardaki  reform  hızını  bekliyoruz Başbakan'dan iktidara geldiklerinde  20000 olan  internet  aboneliğini 40 milyona çıkardılar yani  bizim  twitterci  nesil  aslında  hem bu  teknolojik imkanların  hemde  AKP ile  ortaya çıkan  özgürlük  rüzgarının sonucu. Ak parti  bir taraftan özgürlükleri  arttırırken diğer taraftanda  ortaya çıkan  özgürlükler ile  başedemiyor,  eğer  özgürlük  var ise  insanlar onları kullanmak istiyor. Bence  Başbakan bizi  yine  barış umutları ile  umutlandırmalı,  çoktandır ağzından açılım  sözünü  duymadık. Yeni reformlar lazım,  hani paradigma değişecekti, şuan içinde yaşadığımız  dialektik çelişkilerden ancak  zamanın  ruhuna  uygun  bir anayasa ile kurtulabilirdik. Uzmanlar  toplandılar  insanlar  taslaklar hazırladılar , kimse  kimsenin  taslağını kabul etmedi ( Bence  Türkiye'nin en  büyük sorunu  muhalefetsizliktir ) sonra  kavga  dövüş  üzerinden anlaşılan bir avuç  kanun  hakkında bile  ortak irade  gösterilemedi, yazıklar olsun. Meclisi  çözüm olarak  görmeyen bir muhalefet  var ve biz bir demokraside yaşıyoruz Allahım sen bize  sabır ver .

İşte bizde tam olarak  derin devlet  denen  sorumluluk  almadan  karar vermek  isteyen  mistik  komplo  teorilerinden kurtulduk derken  hergün yeni bir ses kaydıyla  youtube  üzerinde  ülkece  heyecanlı  bir polit  porno izledik. Bundan sonra  Başbakandan  beklediğimiz  şu  anayasayı artık  mecliste yapamıyorsa bile  en azından  kişi hak  ve  özguklükler ile  ilgili, sosyal haklar ile  çalışma  hukuku ile ilgili maddeleri  halka  referandum yolu ile  sorması , yani  Cumhuriyet  kurulduğundan beri süregelen  kronik  sorunlarımızı halkın verdiği güvenoyu ile  cözerek yeniden  hayata geçirmesi. Seçim sonucunda  BDP'nin aldığı oylarda  hala Türkiye'de  anayasayı  değiştirecek bir  çoğunluğun  barış ve  çözüm  istediğini  anlıyoruz. Açılıma devam  bu  KCK ayıbından sonra  en azından  ilk adımı  hükümetin atması  adabı muhaşeredendir. Şunu  hem  hükümet  hemde  Başbakan unutmamalı ki hem gezi olaylarında  ( ki  PKK  sokaklara hakim  olma  hususundan gezi parkına  katılanlardan  hem tecrübeli hemde kabiliyetli ) hükümetin yanında  olmasada  hükümetin karşısında  olan bloğun  içinde olmadı buda  Başbakana  rahat  nefes aldırdı,  ama  bu  seçimde olay biraz daha karmaşık ve  komplex oldu.  Bu  defa  Ulusalcıların MHP  ve Cematın  oluşturduğu bir  koalisyon varken  onun karşısında AKP ve  BDP  oluştu, bu  defa  Öcalan bu  bir darbedir diyerek sadece tarafsız  kalmadı   birde  tarafını belli  etti. Şimdi   lütfen bundan  sonra  şu  bekleyen refomları  harekete geçirelim ulaşım ve sağlık ta yapılan reformlar şimdi  eğitim ve  adalette  yapılmalı bunu  da ancak  anayasayı  değiştirecek  bir çoğunlukla yapabilirsiniz.

Ne yazıkki  ne Ulusalcılar ne Ülkücüler nede Cemaat  şu  acı  gerçeği  anlamak  istemiyorlar: Ya  hep beraber  köleleşeceğiz yada  hep beraber  özgürleşeceğiz. Ötekinin özgürlüğü aslında  kendi özgürlüğümüz demek bunu anladığımız vakit  zaten  Demokrat  olacağız. Siyaset  çözüm  üretmektir, siyaset  ikna  etmektir, siyaset halkını sevmektir.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen

Meine Forderungen für die Gemeinderatswahl 2020 Wien

Meine Forderungen für die Gemeinderatswahl  2020 Wien  1- Für alle Wiener Schulen 2 Wochenstunden Angebot: Empathie,  soziale Verantwortung ...