Donnerstag, 5. Juni 2014

Platon ve Perikles

Platon ve Perikles


Platon ve Perikles

Platon siyasetin  teorik olanını  yazarken Perikles siyaseti yapmak ile  meşguldü. Perikles  ölmeden bir sene  önce varlıklı  bir aileden doğan Platon iyi  bir eğitimden geçti, hocası Sokrates  Atina'nın en popüler  sofisti olarak Agora'da felsefesini yaptı. Perikles ise Anaxagoras ve Zenon'dan dersler aldı, bir siyasetçi olarak yetişen Perikles aynı zamanda Stratejist  olarak komutanlik yaptı. Platon Akademia'da öğrencilerine  ideal  devleti anlatırken, Perikles Pers'lerden kurtardıkları  Atina Demokrasisini  Spartalı Tiranlara karşı  korumaya çalışıyordu. Bilgelik bakımından Platondan aşağı değildir Perikles sadece  bilmek ile  uygulamak arasındaki  çelişkiyi bertaraf etmek için   uğraşıyordu. Yani  Teorik ve Pratik olanın  arasındaki  çelişki. Atina demokrasisi Solon  konunlarının temelinde  daha insanı bir hayat  alternatifi sunarak  toplumsal  ve ekomomik gelişmeye  müsaade etti. Solon'un tarihsel bir karakter  olduğu hususunda  bir  mutabakat yok, ama bu  efsanevi  devlet adamı  Atina'ya o  mistik yolcuğuluna  çıkmadan  önce  bazı  yasalar bırakır.  Bunlardan en önemlisi  hiç bir borçlunun  borcundan dolayı canı ve  bedeni ile  cezalandırılamayacağı esası oldu. O zaman kadar  borçlu  eğer  borcunu ödeyemez ise  köle  olarak satılıyordu, ve   böyle bir ortamda insanlar hem  iş yapmaya  korkuyor hemde oluşan yeni sınıfsal sermeya  herşeye  hakim  oluyordu, burdaki zenginlik  birilerinin  batması ile ters orantılı gelişiyordu. Solon bu  sosyo-ekonomik  çelişkiyi borçlunun hürriyetini koruyarak değiştirdi.  Artık  borç veren daha dikkatli olmak  zorunda  idi, çünki hiçbir borçlu borcuna  karşı  köle  olarak  satılmak  zorunda değildi.  Bu  şekilde  hem yatırımcı ruh desteklenmis oldu hemde  sosyo-ekonomik  dengesizlik eşitlenmeye çalışıldı.  Bu  oluşan yeni  model Atina'yı  çok kısa  bir sürede  başarılı  bir sistem haline getirdi. Atina  Polis sistemi  Akdeniz ve Karadeniz'de  kurduğu  koloniler ile bir ihraç ürünü haline geldi. Yanlız  bu  oluşumda  toplumun 2/3 sini oluşturan kadınlar ve  köleler  demokratik haklardan yararlanamıyorlardı  bunun için yeni  çağa kadar beklemeleri  gerekecekti.

Platon Sparta'nın Atina'yı işgal edip  30 Tiran iktidarını  dayatmasından sonra acı içinde Akademia'ya çekilip dialoglarını yazdı. Platonun  devleti ideal  bir devletti ve ideal olduğu için mükemmel olmak  zorundaydı  sonuçta  algısal olarak  ( epsitemolojik) dünyadaki  herşey  idea yani  düşündece varolan  bir ve tek örneğin  bir yansıması  yada  taklidi idi. Polis  yani  şehir  (Devlet)  bu yansımanın yanlış tezahür idi. Bütün sistemleri  inceleyen  Platon  hepsinin hatalarını sıralar  demokrasi ise onun için diğer  hatalı  sistemler  gibidir ve  ancak  ideal devlet  ile  yani  filosof  kıral  ile  ulaşılabileceğini söyler. Karl Popper Platonu bu yönü ile Totaliterizmin kurucusu olarak  suçlar  ve ideal bir devlet  tasvirinden yola çıkan bütün  fikirlerin  totaliter olduklarını  söyler. Popper  daha ileri giderek Platonun devletinin aslında  Atina demorkasisinden daha çok Sparta sistemine  benzediğini  söyler ve  bu konudada  haksız  sayılmaz. Çünki Platon Atina demokrasisinin Sparta krallığı karşında yenildiğini  gördü ve onun yenen sistemi  kendine adapte  etmeye  kalktı. Böyle  psiskolojik bir  yaklaşım  belki ruhumuzu rahatlatabilir ama  bu şekilde  hem  Platonun büyüklüğünü  hemde dialogların  gayesini  unutmuş oluruz. Platon  bu  dialogları kendi  görüşü olmasının  dışında  ders kitabi olarak yazdı, ayrıca Platon'un devleti  bazı  açılardan totaliter bir karakter  taşısa bile çoğu  yönleri ile  modern liberal  sistemlerden çok daha  eşitlikçi ve  özgürlükçüdür. Platonun elinde  imkanlar olsaydı  ideal devleti  hayata geçirilebirmiydi?  Bilmiyorum, ama  hala  günümüzde  bizi hayran bırıkıyorsa  üzerinde biraz  düşünmeye  değer diye  düşünüyorum.

Bunun yanında Platon'dan farkli olrak Perikles demokratik bir sistem içinde toplumsal  tepki ve  talepleri siyasetin  imkanları içinde kullanmak zorunda,  elindeki imkanlar ile helva yapmak zorunda  kalan Perikles elbette  Platon'un ideal  devletinden  farklı şekilde  gelişti. Burda  bence  Platon'un gayreti  Kamil insanı  temsil ederken Perikles ise  hayvan  olan  insan  ile  politika  yapmaya çalışıyordu. Atina  demokrasisi  aslen Pers ve Sparta savaşları  arasında geçer ,  iki savaş arasında bir soluk demokratik  arayıştır,  bir  savaş sonucunda  başlayan demokratik  düşünce  görüşü  bir diğer savaş  ile ortadan kalkar.
Uluslar arası ilişkilerin  iç  siyasete etkileri bağlamında bakarsak Persler  kendilerine daha yakın  olan  iki  Tiran'ı  Atina'yı işgal  edip  iktidara geçirdiler. Bu iki  Tiran öldürülüp yerine   demokrasinin  ilk adımları  atıldı. Birazda  çaresizlikten  kendi kendilerine organize olan Atina'lılar kendi  kaderlerini kendileri  tayin etmeye başladı. Bu  sırada  toplanan  para  ile  Atina'lılar  Periklesin tekliif ile Akropolis'i  yapmaya başladılar. Paranın  kalan kısmı  Altından bir Atena helkeli olarak  tapınakta bulunacak, ve ihtiyaç  olduğunda yine Ekklesia ( Meclis)  tarafında  kullanılabilecek.  Periklesin bir diğer  sorunu ise  Atina demokrasisinin direkt demokrasi olması ve  her kararın  çok yavaş ve zahmet ile geçmesi. Sicilya'da  yeni bir koloni kurma teklifi  Ekklesia' ya  gelince 6000 kişilik meclis  gemiler ile Sicilya'ya  gider gözlemler  ve  karar  verir koloni kurulması için. Böyle  bir karar aşamasında  Perikles sürekli koalisyonlarını  yenilemek  ve geliştirmek   zorunda.

Perikles böyle bir ortamda  toplumun sadece  yarısından  azı ile yürütülen Polis işlerinin  ancak bir bilgi ve tecrübe  ile  olacağını bilmekteydi.  Pers egemenliği altında  olan Anadolu'daki  bir çok filosof  yabancılara  o zaman en  iyi  davranan şehir olan Atina'ya geldiler. Protagoras, Parmenides ve diğer  sofistler Atina demokrasisini geliştirdiler. Her nekadar  Platon Sofistleri  bilgiyi  satmak ile suçlasada  herkezin Platon gibi  bilgi  edinme  imkanı mevcut değildi. İşte böyle  bir  ortamda  Platon genel bir eğitim  ile  bilge filosofu  ücretsiz  yetiştirmeye çalışırken, Perikles  sofistlere imkan vererek  onların Atinada  kanunen  yabancı oldukları için  mal sahibi olamasalar bile  ders vererek hayatlarını sürdürmelerine   müsaade etti. Bu  şekilde  Atina demokrasisi için gerekli olan  eğitim ve tercübeyi  geniş  kitlelere yayabildi. Eğer  Platon'un devleti hayata gecmis olsaydı nasıl olurdu çok  spekülatif bir soru onun yerine günümüz ile olan  alakasını  düşünmek isterim.


Günümüzde liberal kapitalist demokrasiler artık halk tarafında  bir çözüm  olarak görülmüyorlar  en azında  her geçen seçimde  katılım  oranı  düşmekte,  hemde  seçime gitmeyenleri incelersek daha çok egitimli insanların seçime gitmediklerini  gösteriyor. Ideal devlet  ile reel  siyasetin arasında çelişkiler  hala devam etmekte,  bize düşen  hem  ideal devleti anlamaya çalşimak  hemde  reel siyasetten kopmamak. İnsanı kamili düşünürken hayvan  olan insani  unutmamak.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen

Meine Forderungen für die Gemeinderatswahl 2020 Wien

Meine Forderungen für die Gemeinderatswahl  2020 Wien  1- Für alle Wiener Schulen 2 Wochenstunden Angebot: Empathie,  soziale Verantwortung ...