Yasaklar
neden var ?
Türkiyede
Kemalistlerin, Endişeli Demokratların ve Ulusalcıların ortak
paronayası, AKP nin yasakçı, despotik ve otoriter bir yapıya dönüşmesi. Şimdi bu korkuyu diğer yandan iç ve dış mihrakların
ve onların yerli işbirlikçilerinin karmaşık ilişkisine inanan insanların yapması
ve yine aynı suçlamayı yapan kesimlerin
CHP dönemi tek parti ve totoliter politikalarıyla hesaplaşmamış olması , böyle bir tehditin varılığı ortadan kaldırmaz.
Endişeli Sekülerlerin yada diğer adıyla Endişeli Demokratların ( Türkye'de ve Avusturya'da ) göremedikleri nokta, kendi
paronayaları yüzünden, paradigmal
bir körlük yaşadıklarıdır. Yani yasakçı
bir otorite korkusu, zamanla insanlarda
korkulan şeyin gelmemesi için, yasaklar kullanalarak yasaklamak
istemesinden kaynaklanıyor. Bu açık paradox, gerçekliğe uygunladığı
vakit, komedi yada traji komedi
dediğimiz drama türünün
içine giriyor. Endişeli Sekülerlerin veya Demokratların şuan içinde bulundukları ruh hali ne yazıkki bu. Peki benim bu yazıda ortaya
attığım sonuç neden o
kişiler tarafından farkedilemiyor? Acaba ben mi
süper zekayım, yoksa onlar mı
anlayamıyor? Hayır ikiside değil, Paranoya psikoz türü hastaliklar kategorisine girer, ve
pisikoz türü hastalıkların en önemli
özelliği hastanın hasta olduğunu
bilmemesidir.
Bu
epistemolojik analizden sonra sorunun başına dönelim. Bu yasakçı
zihniyet nerden geliyor? Bunu anlamak için ilk
önce Türkiye yakın tarihinden
başlayacağız, yani tarihi coronolojik olarak geriye doğru sayıp tarihsel olarak, yasakların başlangıcına
gideceğiz. Bu otoriter yasakçı
hükümetten önce. 28 şubat ve onu sahiplenen herkezin kabul ettiği, başörtüsünü
yasaklayan, ve bunun yanında müslüman
yada muhafazakar olan herkezin korkarak yaşamak
zorunda kaldığı, öyle insanların
kanunen yasaklanarak en temel insani hakları
ellerinden alındı, ve önemli bir muhalefet kesimi bu olanları gayet hukuki ve adil görüyor hala. Şimdi bu otoriter rejim, içkiyi yasaklıyor,
esrar zaten yasak, ve içenlere hayat zindan ediliyor. Bu AKP nin
dindarlığı ile olan bir yasak değil. İşin kötü
tarafı AKP muasır medeniyetler seviyesine çıkmayı
ciddi bir hedef yapmış kendisine, nasıl
zamanında Mustafa Kemal Atatürk
kendi zamanının muasır medeniyetler seviyesine çıkmak için
otoriter bir rejim kurdu, AKP de
aynı kaygı ile Avrupanın kendi parodoxal çıkmazı olan Bio-Politik
siyasetini, hiç sorgulamadan, hiç uyarlamadan alıp, bir
zamanlar İsviçre medini
hukukunu tercüme ettirip yürülüğe
koydukları gibi, bunuda öyle yaptı.
Şimdi bu
acı gerçeğin bize ne faydası var diye düşünebilirsin, yada biz bu yasaklar ile yada
yasakçı zihniyet ile, nasıl başa
çıkarız diye sorabilirsin ? Bunun
birinci şartı, yasakçı zihniyeti
hayal ederken bunu yasaklarla
yapmayı düşünmemek, yoksa bu paradox ancak despotluk ile ayakta kalabilir.
Yani yasaklar düşünmek yerine,
yasaksız bir çare aramak lazım. Bunu
başarılı bir şekilde yapman için eğer aklına bir yasak gelirse,
onu hemen kendine
uygulayacaksın, eğer sen kabul
ediyorsan ve bundan rahatsız değilsen,
onu başkalarınada uygulayabilirsin. Bunu yaparken sen zaten yasaksız yaşamayı
içselleştirmiş bir insan olarak
başkalarının yasak koymasınıda
istemeyeceksin. Artık kimse sana danışmadan senin onayını almadan yasak yapamayacak. Eğer
birisi kendi paronayasını tedavi ettirmek
yerine bütün bir halka hasta
muamelesi yapmak isterse önce, dur
birader diyeceksin. Ben senin sağlığını düşünerek senin hayatını korumak
istiyorum, çünki daha uzun yaşayıp, vergi
vermen ve kazandığın parayı hizmet olarak geri vermen
gerektiğini düşünüyorum derse. Sende bunu kendi basına düşünebileceğini onun
için kimseyi ihtiyacının olmadığını
söyleceksin, karşındaki yasakçı gücün anladığı dili kullaçaksın, eğer karşındaki güç demokratik kuralları
kullanıyorsa ona onun dili ile hitap edeceksin. Eğer inandığın bir değerin varsa sende bu inandığın değerlerin savunuucusu
olacaksın. Yasaksız bir dünya için yeni
yasa yapılmaz yasalar ortadan
kaldırılır. Ne kadar az yasa o
kadar özgürlük ters orantılı yani.
Bu arada yasaklar çiğnenmek için yapılmış olmasada,
seküler kanunların küçük bir problemi
var. Allahın yasasında yakalanmamak diye bir şey yoktur, seküler kanunlarda yakalanmadığın müddetçe
bir sorun yoktur. Yani sen yine
sevdiğin istediğin şeyleri, seküler yasalar dahilinde, ertafında, yanında, çevresinde
yap, ve sakin yakalanma, ve bunu yaparkende yasaklara karşı mücadele et,
bunuda ilk önce kendini ikna ederek sonrada en yakın ailenden
başlayarak başkalarınıda ikna ederek yapabilirsin. Peygamberi bir görev
gibi görünmesi seni korkutmasın, senin görevin dünyayı değiştirmek değil, sen kendini ve ertafını değiştir yeterli.
Bu yasaklar
neden mi var? Sen kaldırmaya çalışmadığın için.
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen