Mesele
İslam Kanunu değil, sen hala anlamadın mı ?
Geçen
hafta ben dahil 4 kişi İGGÖ "Schiedsgericht" yani Hakem kuruluna, İGGÖ'de yapılan oy verme yeterli çoğunluğu olmadan alınan kararın hükmünü
sorduk, birde ortalıkta gezen birbirinden farklı Kanun taslaklarını. Sonuçta Schiedsgericht böyle
durumlarda karar verebilsin diye düşünülüp konmuş o anayasaya. Bize İGGÖ'den
bir cevap geldi, tek sayfa
yazıcıdan çıkarılmış, İslam
yasası hakkında açıklanan basın açıklaması, sadece bir sayfa, isim yok,
tarih yok imza yok. Evet işte bizim halimiz bu
yani bu insanlar İslam
kanununu pazarlık etmişler. Zannedersem
yoldan geçen birisi İGGÖ'nün
kapısından içeri giriyor, sonra masanın
üzerinde iadeli tehahhütlü ( Eingeschrieben) dört tane
mektup görüyor , sonra onları
açıp okuyor, sonra mektuplara
en uygun cevabı masadan bulup
adresleri yazıp, birde pul
yapıştırıp posta ile yolluyor,
sonra kimseye görünmeden İGGÖ'yü terk ediyor. Benim İGGÖ'den bana gelen cevaptan çıkarıdığım yorum bu. En vahimi ise bu insanların yani kendi anayasasını
bile bilmeyen, kendi kendini denetleme organı olan Schiedssgericht'i yani Hakem kurulunun varlığından haberleri yok. Bu mektubu yollayan yinede
akıllı biriymiş, kağıdın altına
Schiedsgericht Hakem karulunun adını
ve imzasını atsaydı , resmi belgeyi
manüpüle etmekten suç işlemiş olacaktı. Bize yani kendi üyesine yaptığı itiraza cevabı bu. Şimdi size soruyorum, sizce İGGÖ'nün başındaki bu insanlar herhangi bir
kurumu yönetme kudretine sahip
midirler?
Ben
bu islam kanununun komplo boyutuna
girmeyeceğim, sonuçta Fuat Sanac dış mihraklar
hususunda uzman, ben iç
mihraklar ile ilgilenmek
istiyorum, Ednan Aslan hep müslümanlar arasında yapıcı eleştirinin
olmadığından şikayet ederdi. Çok haklı
bir şikayet bence müslümanlar
yapıcı eleştiriyi desteklemeleri
lazım, sonuçta yapılan
eleştiri olan bir yanlışın düzeltilmesi talebiyle yapılıyor . Ben müslüman olarak bu insanların
müslümanları temsil ettiğinde
dolayı utanıyorum. İGGÖ islam
kanunu sürecinde görevini yerine
getirememeştir , kendisi bile sonucunun
nereye gitiğini bilmediği bir diyaloğa girerek, islam
kanunu denen rezaleti
hükümet ile birlikte azimle gerçekleştirmiştir. Kanun çıkarken kanuna karşı hiç birşey yapmadan kanuna karşı olduklarını
söylemeleri çok ayıp, kanun sürecinde yapılan hiç bir
toplantı, panel, gösteriye
katılmayan İGGÖ şimdi çıkıp kanuna karşı
olduklarını söylemesi hiç inandırıcı
değil. Bununla kendilerini kandırabilirler ama müslümanları kandırmaya kalkmasınlar.
Ben bu kanun sürecinde bizzat
aktif olarak defalarca cami
ve dernek başkanları ile bizzat
görüştüm, aslında en büyük şoku o
konuşmalarda yaşadım. Milli görüşün tanıtım sorumlusu ve İGGÖ'de
pazarlıkara katılan Yakup Gecgel, kendisini
hem İslam kanunu konulu panele
hemde gösteriye davet etmeme
rahmen gelmedi, ilk konuşmamızda kanuna
karşı olduklarını ama bu yeni
kanunla yeni açılan her caminin bundan
sonra İGGÖ'den izin alması gerektiğini
söylediğinde kanım dondu.
Aman Allahım dedim bu insanlar mı islam
kanununu pazarlık ediyorlar? Adamın düşündüğü şey yeni kurulacak camilerin ondan izin alması. Yani istediği camiyi sebeb bile göstermeden, atabilme yetkisi, islam kanunu
pazarlığı yapan kişinin bu kanundan anladığı şey bu.
Eğer lütfeder ise islam kanununa karşı yapılan etkinliklere madem oda karşı
olduğu halde neden gelmemiş, bunun cevabını mesela Avusturya Vitrini adlı
televizyonda biz müslümanlara anlatır
mı? Bu şekilde kafamızda ki
soru işaretleri de ortadan kalkar. Peki Yakup Gecgel bu
sorulara cevap vermek yerine ne
yapıyor. Suratı yanma kıvamına gemiş Fuat Sanac'ı ekranlardan alıyor yerine Muhammed Turhan'ı
koyuyor. Garibim Muhammed hocada
dava bilinci ile çıkıp başkalarının sebeb olduğu bir pisliği savunmak zorunda kalıyor. Sevgili Muhammed Turhan
hocam, siz zaten gidecekmişsiniz, bence
karışmayın bu işe, bırakın
bu pisliği yapanlar temizlesinler, neden sizi
ekranlara servis etmelerine müsaade ediyorsunuz, sizi
televizyonun önüne iten arkadaşlara bakın
işte onlar bu işin asıl
sorumluları: - yaptığınız pisliği
kendiniz temizleyin de. Şimdi bu kanunu
yapanlar iç mihraklar ile bir olup gerçekleştirdiler,
Muhammed Turhan basının olayları
çarpıttığını söylüyor, bizzat Sebastian kurz parlamento konuşmasında daha sonra da Tayip Erdoğanın eleştirisine tepkisinde söyledi, sence Sebastian'damı çarpıtıyor Muhammed hoca
? Yakup
Gecgel ile yaptığım en son
konuşmada kanun İGGÖ 'den
onaylanıp çıktığında ,
kanun hakkında ne düşünüyorsun
diye sordum, oda bana hayırlı olsun dedi. Ben sorumu tekrarlayınca
oda bana nasıl 20 kişi ile
teamüllere uyarak oylama yaptığını
anlattı. Hatta kanuna karşı
olanların bile o gün kanunu onayladıklarını söyledi. İşte bu insanlar Avusturya'daki yarım milyon insanın geleceklerini pazarlık ettiler. Yazıklar olsun, şimdi de panikleyip
televizyon ekranlarında kanunun
iyi yanlarını anlatıyorlar. Şu gösterdiğiniz gayreti kanun çıkmadan önce gösterseydiniz bu kanun çıkmazdı.
Yani mesele sadece islam kanunu değilmiş
siz hala anlamadınız mı ?
İGGÖ
denen örgüt aslında bir avuç insandan oluşuyor. Benim gördüğüm ve bildiğim kadarıyla bu islam kanunu hakkında İGGÖ 'de söz
sahibi olan tek kişi Mustafa
Yıldız'dır. Kendisi Siyaset
Biliminde hemde Anayasa üzerine doktorasını yapmıştır. Bu islam kanunu tartışması yapılırken bir tek onun sesini
duyamadık. Fuat Sanac'ın konudan haberi
yok , Yakup Gecgel'in kanunun anlama
şansı yok. Resul Ekrem SPÖ seçim
gezilerinden başını kaldıramıyor. Ama
Mustafa Yıldız hem Schulamt 'tan sorumlu
olan biri olarak hemde eğitimi
gereği siyaset bilimci olarak bu
pazarlıklarda neden bulunmadı? Eğer bulunduysa bundan bizim neden haberimiz yok? Eğer
bulunmadıysa neden bulunmadı ? Ben İGGÖ deyince
islam kanunu hakkında Mustafa
Yıldızın konuşabileceğini düşünüyorum.
Kendisi doktorasını Karl Ucakar'da yaptı, çok iyi bir anayasa hukukçusudur . Bende çok iyi tanırım
Siyaset ve Hakuk dersini yaptım, sınavda
cevap olarak yorum mu , bilgi mi
yazalım diye sorduğumda bana;
sokaktaki çöpçüye anlatıyormuş gibi yaz
dedi. Bu cevabı çok hoşuma gitti bende ondan sonra
anlatacağım şeyleri
sokaktaki çöpçüde anlayacak
şekilde yazmaya çalıştım. Burda
çöpçüyü hor görmüyorum, bence
çöpçü anlatılan herşeyi anlar,
burda kınanması gerekenler çöpçüye bir
şey anlatamayanlardır . Şimdi Mustafa
Yıldız bize o
güzel tilavetiyle şu islam kanunu bir anlatsa kötü mü olur? Hem bu şekilde eğitim aldığı dalda bir iş yapmış olur, bildiğim kadarıyla
kendisi ne ilahiyatçı nede pedagog.
Bu islam kanunu
müslümanları temsil ettiğini
düşünen bir avuç insanın
beceriksizliği ve basiretsizliği
yüzünden olmuştur. Daha
vahim olanıda bu kanuna sebeb olan Diletattlar'ın bundan
utanıp istifa etmeyi bile düşünmezken, birde
televizyon ekranlarında gezip kanunun güzel yanlarını anlatıyor olmalarıdır. Bazılarıda kanun çıktı ne yapalım biz önümüze bakalım düşüncesinde. Bence ama
işin en vahimi bu kanunu pazarlık yapan
ve onaylayanlar yaptıklarının farkında
değil, ama bu onların sorumlukluklarını
ortadan kardırmaz. Şimdi Mustafa Yıldız , Yakup Gecgel'in Schiedsgericht'i bulması mümkün değil çünki o anayasayı okumadı bile, ama sen biliyorsun, sen
İGGÖ 'deki tek selahiyet sahibi insansın , bence senin
bu rezaleti artık daha fazla saklamaman gerekiyor, lütfen
şu çılgınlığa bir dur de. Scheidsgericht'i topla
, kendi üyenizin
itirazını ciddiye al, orası
ne senin nede bir başkasının mali değil, bu da elaleme peşkeş çektiğin din dersi
öğretmenliği makamı değil. Burda
500,000 kişi bunun içinde kendi çocuklarınıda ilgilendiren bir kanun
var. Bu kanunun altında kalmak istemiyorsanız, şu
yaptığınıza bir son verin,
dökülüyorsunuz, Yakup Geckel islam kanunundan sonra sokağa çıktı,
neden kanundan önce çıkmadı ? Şimdi de
içindeki ırkçıyı anlatan bir panel yapıyor , birisi daha düne kadar Milli
Görüşü selefilikle suçlayan biri, diğeri resmini bir postere
koymacak kadar paranoyak, sence
bunun islam kanunu ile ne alakası
var ? . Peki sen kendi içindeki
ırkçıyı hiç gördün mü Yakup? Sen
ırkçı deyince badem bıyıklı bir nazi
mi geliyor aklına? Eğer sen
MJÖ'nün senden daha kötü olduğunu düşünüyorsan ırkçılık yapmış
olursun.
Bu rezaletin sorumluları derhal istifa
etmeliler, bu yapılan rezaletin yükünü sadece Fuat Sanac ve Muhammed
Turhan'a yüklemeyin, yazık. IGGÖ denen
kurum eğer Schulamt varsa bir
anlam taşır. Yani söz konusu olan, Avusturyaki
yaklaşık 400 din dersi öğretmeni, ve 6 tanede müfettişlik.
Din dersi öğretmenleri ikinci
sınıf öğretmen olarak
eğer eğitimleri yeterli ise, 1500 Euro alırlar,
müfettişler 3000 Euro'nun uzerinde,
aslında burda malı görütenler
onlar, örneğin benim bildiğim
kadarıyla hem Fuat Sanac hemde Mustafa
Yıldız yaptıkları İGGÖ görevlerinin yanında aynı zamanda müfettişlik. Yani biz eğer coçuklarımızı okullarda din dersine yollamasak, din dersi öğretmenleri işsiz kalacak, onlar
işsiz kaldıkları icinde müfettişler işsiz kalacak, o zaman İGGÖ başı
boş bir binaya dönecek çünki etrafında dağıttıkları bir refah ve para olmayınca kimse
karın tokluğuna bu işi yapmayacak. Siz bakmayın İGGÖ görevlileri
gönüllü çalışıyorlar, onların maaşını Sebastian Kurz veriyor. Şimdi bu iş yeri yani başkan ve ekibi orda 400 tane öğretmeni yönetmek için varlar. Bu gariban
öğretmende o kadar eğitimden sonra adam gibi bir iş bulduğuna mı sevinsin yoksa, ikinci
sınıf bir öğretmen olduğuna mı? Mustafa Yıldız mesela
Schulamt 'tan sorumlu olarak , şu Ednan Aslan hakkında hiç bir açıklama yapmadı
neden? İGGÖ din dersi öğretmenlerini
yetiştiren bir eğitim kurumunun
başındaki adam müslüman
olduğundan utandığını söyleyince, neler hissetti acaba. Ben çok utandım, hatta kendi kendime sordum acaba Katolik pedagoji
bölümünün başkanı çıksa gazetelere
hıristiyan olduğumdan utanıyorum, şu Evangelist 'ler yüzünden
dese, katolik Schulamt sorumlusu
ne derdi acaba? Hadi katolik kilisesi IGGÖ 'den daha ciddi
bir kurum, sence kardinal ne derdi? Peki sen niye bir şey demiyorsun Mustafa Yıldız?
Senin görevin din dersi öğretmenlerini kontrol altında
tutmak mı? Siz hiç din dersi
öğretmenelerinin sorunları ile
uğraştınız mı? Siz hiç müslüman öğrencilerin sorunları ile
uğraştınız mı? Ednan Aslan konferanz,
konferanz gezip öğretmenleri kışkırtırken , sen utanmıyor musun? İGGÖ'nün icinde
tek akıllı adam sensin. Eğer sen senden daha
bilgili birini görüyorsan
lütfen söyle o konuşsun.
Eminim
sen bile Faut Sanac'ı dinlemeye tahammül edemiyorsundur, peki bize niye onu reva görüyorsun. Yakup Gecgel içinde
kitap olmayan kitap fuarları yapmaktan
başını alamıyor. Resul Ekrem ise
garibim o kadar azimli çalışıyor ki bir gün parlamentoya gireceğini zannediyor. Resul arkadaşımsın, telefonlarıma çıkmıyorsun, niyetim sana
şunları söylemek: Nurten Yılmaz
senin yaptığın gayretin 1/1000 yapmadı
ama 20 sene sonra
ona bir sandalye verdiler, orda uyuyup emekli olsun diye. Sana ise bu gayretine rahmen birşey vermeyecekler görmüyor musun?
Sen SPÖ'nün içinde başbakandan sonra en fazla oyu alan adamsın, ve senin SPÖ'nün içinde siyaset yaparken etkin yoksa, ve sana
rahmen SPÖ böyle bir kanunu çıkarıyorsa, sana neden bir sandalye versinler ?
SPÖ salak mı?
Bu islam
kanunu çıktı. Şimdi bundan etkilenen
camiler ve derneklerin hali ne olacak? Bu camiler
bundan sonra gelip Yakup Gecgel 'den izin mi alacaklar? Mesela İGGÖ içinde
bir cami artık İGGÖ ile bağlantısının olmadığını
söylersen, ne olacak. Yeni
kurulan bir cami İGGÖ girmek istediğinde
ne olacak? Bu din dersi
öğretmenlerinin hali ne olacak?
Müslümanların ikinci sınıf vatandaş
olmaları İGGÖ'yü rahatsız ediyor
mu? Eğer ediyorsa buna karşı ne yapmayı düşünüyorlar? Bunları bize Mustafa
Yıldız sen anlatsan nasıl olur? Bak ben diğerlerinden bir cevap beklemiyorum, ama senden bekliyorum. Sonuçta Zeydini Insbruck'ta şimdilik içi boş
röportajlar veriyor, çok şükür hala Ednan Aslanın seviyesine erişemedi.
İşin gerçeği ise , ortalıkta gezinen o kadar adamın içinde tek ilahiyatci
olan o. Eğer Avustruya'da bir ilahiyat fakültesi
kurulacaksa onun başına madem
müslüman olma şartı aranmıyor bari ilahiyatçı olsun. Sonuçta
Seydini Marmara ilahiyatta eğitim aldı, ilahiyatın eksiklerini bildiği kadar gercek ilahiyatçının öneminide bir o kadar bilmesi lazım. En azından Seydini
müslüman olduğundan utanmıyor. Sonuçta yanlış doktor candan yanlış
imamda dinden eder. Eğer ilahiyat fakültesi Ednan Aslana kaldı ise yaziklar olsun.
Ben
bu kanun sürecinde yaşadıklarımdan çok utandım,
müslümanları temsil eden insanları görünce
korktum, ferasetsiz, basiretsiz
insanların eline güç ve iktidar verirsen olacak olan budur. işin daha vahimi ise Mustafa Yıldız, senin dışında bu kanunun
etkilerini gören olduğuna
inanmıyorum. Bu kanunu yapanlar, destekleyenler, olmasını
isteyenler, karşıymış gibi
görünüp iyi yanlarını anlatanlar,
bu kanunun altında kalacaklar .
2015 yılına gelmişiz, etrafımızda büyük
değişikliler oluyor, Avrupa'da bir ateş
yanıyor ve bizi temsil edenler, kendi
işlerini, kendi derneklerini, camilerini
düşünüyorlar. işte bunun sonucudur
bu kanun. Bundan işi ehline vermediğimiz için
hepimiz sorumluyuz. Şimdi bu kanunun
iyi yanlarını telvizyonlarda bize anlatan adamlar, yarın
Diyanet işleri başkanı Viyana'ya
gelince ona ne anlatacaklar?
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen