Dienstag, 24. März 2015

Mesele İslam Kanunu değil, sen hala anlamadın mı ?

Mesele İslam Kanunu değil,  sen  hala anlamadın  mı  ?

Geçen hafta ben dahil 4  kişi  İGGÖ "Schiedsgericht" yani  Hakem kuruluna,  İGGÖ'de yapılan oy verme yeterli  çoğunluğu olmadan alınan kararın  hükmünü  sorduk, birde ortalıkta gezen birbirinden farklı  Kanun taslaklarını. Sonuçta  Schiedsgericht  böyle  durumlarda  karar  verebilsin diye  düşünülüp konmuş  o anayasaya. Bize  İGGÖ'den  bir cevap  geldi,  tek sayfa  yazıcıdan çıkarılmış,  İslam yasası hakkında  açıklanan  basın açıklaması,  sadece bir sayfa,  isim yok,  tarih yok  imza yok. Evet  işte bizim  halimiz bu  yani bu insanlar  İslam kanununu  pazarlık etmişler. Zannedersem yoldan geçen birisi İGGÖ'nün    kapısından  içeri  giriyor, sonra  masanın  üzerinde  iadeli  tehahhütlü ( Eingeschrieben)  dört tane  mektup  görüyor , sonra  onları  açıp  okuyor, sonra  mektuplara  en uygun cevabı masadan bulup  adresleri yazıp, birde  pul yapıştırıp  posta ile yolluyor, sonra  kimseye  görünmeden İGGÖ'yü  terk ediyor. Benim İGGÖ'den bana  gelen cevaptan çıkarıdığım  yorum bu. En vahimi  ise bu insanların yani kendi  anayasasını  bile bilmeyen,  kendi kendini  denetleme organı olan Schiedssgericht'i  yani Hakem kurulunun varlığından  haberleri yok. Bu mektubu yollayan yinede akıllı  biriymiş, kağıdın altına Schiedsgericht Hakem  karulunun adını ve  imzasını atsaydı , resmi belgeyi manüpüle etmekten suç  işlemiş  olacaktı. Bize yani  kendi üyesine   yaptığı itiraza cevabı  bu. Şimdi size soruyorum, sizce İGGÖ'nün   başındaki bu insanlar  herhangi bir  kurumu yönetme  kudretine sahip midirler?

Ben bu islam kanununun  komplo boyutuna girmeyeceğim, sonuçta  Fuat Sanac  dış mihraklar  hususunda  uzman,  ben iç  mihraklar  ile ilgilenmek istiyorum, Ednan  Aslan hep  müslümanlar arasında yapıcı eleştirinin olmadığından  şikayet ederdi. Çok haklı bir şikayet  bence  müslümanlar  yapıcı eleştiriyi desteklemeleri  lazım, sonuçta  yapılan eleştiri  olan bir yanlışın düzeltilmesi  talebiyle yapılıyor . Ben  müslüman olarak bu insanların müslümanları  temsil  ettiğinde  dolayı utanıyorum. İGGÖ  islam kanunu  sürecinde görevini yerine getirememeştir , kendisi  bile  sonucunun  nereye  gitiğini  bilmediği bir diyaloğa girerek,  islam  kanunu  denen rezaleti hükümet  ile birlikte azimle gerçekleştirmiştir.  Kanun çıkarken kanuna karşı  hiç birşey yapmadan kanuna karşı olduklarını söylemeleri  çok ayıp,  kanun sürecinde yapılan  hiç bir  toplantı,  panel, gösteriye katılmayan İGGÖ şimdi  çıkıp kanuna karşı olduklarını  söylemesi hiç  inandırıcı  değil. Bununla kendilerini kandırabilirler ama  müslümanları kandırmaya kalkmasınlar.

Ben   bu kanun sürecinde  bizzat  aktif olarak  defalarca  cami  ve dernek başkanları ile bizzat  görüştüm, aslında  en büyük şoku o konuşmalarda yaşadım. Milli  görüşün  tanıtım sorumlusu ve  İGGÖ'de  pazarlıkara katılan Yakup  Gecgel,  kendisini  hem İslam kanunu konulu panele  hemde  gösteriye davet etmeme rahmen gelmedi,  ilk konuşmamızda  kanuna  karşı olduklarını  ama bu yeni kanunla yeni  açılan her caminin bundan sonra İGGÖ'den  izin alması  gerektiğini  söylediğinde  kanım dondu. Aman  Allahım dedim bu insanlar mı  islam  kanununu pazarlık ediyorlar? Adamın düşündüğü şey  yeni kurulacak camilerin  ondan izin alması. Yani  istediği camiyi  sebeb bile göstermeden,  atabilme yetkisi,  islam kanunu  pazarlığı yapan kişinin bu kanundan anladığı  şey   bu. Eğer  lütfeder ise  islam kanununa karşı  yapılan etkinliklere madem oda karşı olduğu   halde  neden gelmemiş, bunun  cevabını mesela Avusturya Vitrini adlı televizyonda  biz müslümanlara anlatır mı? Bu  şekilde  kafamızda ki  soru işaretleri de ortadan kalkar. Peki Yakup  Gecgel bu  sorulara cevap  vermek yerine ne yapıyor. Suratı   yanma  kıvamına gemiş Fuat Sanac'ı  ekranlardan alıyor yerine Muhammed  Turhan'ı  koyuyor. Garibim Muhammed hocada  dava bilinci ile  çıkıp  başkalarının sebeb  olduğu bir pisliği savunmak zorunda  kalıyor. Sevgili Muhammed  Turhan  hocam, siz  zaten gidecekmişsiniz,  bence  karışmayın bu işe,  bırakın bu  pisliği yapanlar temizlesinler, neden  sizi  ekranlara servis etmelerine müsaade ediyorsunuz,  sizi  televizyonun  önüne  iten arkadaşlara  bakın  işte   onlar  bu işin asıl  sorumluları: - yaptığınız  pisliği kendiniz  temizleyin de. Şimdi bu kanunu yapanlar  iç  mihraklar ile bir olup gerçekleştirdiler, Muhammed Turhan  basının  olayları  çarpıttığını söylüyor, bizzat Sebastian kurz  parlamento konuşmasında daha  sonra da Tayip Erdoğanın  eleştirisine tepkisinde  söyledi, sence   Sebastian'damı çarpıtıyor Muhammed hoca ?  Yakup  Gecgel ile yaptığım   en son konuşmada  kanun  İGGÖ 'den  onaylanıp  çıktığında  ,  kanun  hakkında ne düşünüyorsun diye  sordum, oda  bana hayırlı olsun dedi. Ben sorumu  tekrarlayınca  oda bana  nasıl  20 kişi ile   teamüllere uyarak oylama yaptığını  anlattı. Hatta  kanuna karşı olanların bile  o gün kanunu  onayladıklarını  söyledi. İşte bu   insanlar Avusturya'daki  yarım milyon insanın  geleceklerini pazarlık ettiler.  Yazıklar olsun, şimdi de  panikleyip  televizyon  ekranlarında   kanunun  iyi  yanlarını   anlatıyorlar. Şu  gösterdiğiniz gayreti kanun  çıkmadan önce gösterseydiniz bu kanun çıkmazdı. Yani mesele sadece islam  kanunu değilmiş siz hala anlamadınız mı ?

İGGÖ denen  örgüt aslında bir avuç  insandan oluşuyor. Benim gördüğüm  ve bildiğim kadarıyla  bu islam kanunu hakkında İGGÖ 'de  söz  sahibi olan tek  kişi Mustafa Yıldız'dır. Kendisi  Siyaset Biliminde  hemde Anayasa üzerine  doktorasını yapmıştır. Bu islam kanunu  tartışması yapılırken bir tek onun sesini duyamadık. Fuat Sanac'ın  konudan haberi yok , Yakup Gecgel'in  kanunun anlama şansı  yok. Resul Ekrem  SPÖ seçim  gezilerinden başını kaldıramıyor. Ama  Mustafa Yıldız hem Schulamt 'tan sorumlu  olan biri  olarak hemde eğitimi gereği  siyaset bilimci olarak  bu  pazarlıklarda  neden  bulunmadı? Eğer bulunduysa bundan  bizim neden haberimiz yok? Eğer bulunmadıysa  neden bulunmadı ? Ben  İGGÖ deyince  islam kanunu hakkında  Mustafa Yıldızın konuşabileceğini  düşünüyorum. Kendisi  doktorasını  Karl Ucakar'da yaptı,  çok iyi bir anayasa  hukukçusudur . Bende çok iyi  tanırım  Siyaset ve Hakuk dersini yaptım, sınavda  cevap olarak  yorum mu  , bilgi mi  yazalım diye  sorduğumda bana; sokaktaki  çöpçüye anlatıyormuş gibi yaz dedi. Bu  cevabı  çok hoşuma gitti bende  ondan sonra  anlatacağım şeyleri  sokaktaki  çöpçüde anlayacak şekilde yazmaya çalıştım. Burda  çöpçüyü  hor görmüyorum,  bence  çöpçü anlatılan herşeyi  anlar, burda kınanması  gerekenler çöpçüye bir şey anlatamayanlardır . Şimdi  Mustafa Yıldız  bize  o  güzel tilavetiyle şu  islam  kanunu bir anlatsa  kötü mü olur? Hem bu şekilde  eğitim aldığı dalda  bir iş yapmış olur, bildiğim kadarıyla kendisi ne  ilahiyatçı nede pedagog.

Bu  islam kanunu  müslümanları   temsil  ettiğini  düşünen  bir avuç insanın beceriksizliği ve basiretsizliği  yüzünden  olmuştur. Daha vahim  olanıda bu kanuna  sebeb olan Diletattlar'ın  bundan  utanıp  istifa etmeyi  bile düşünmezken,  birde  televizyon ekranlarında gezip kanunun güzel yanlarını  anlatıyor olmalarıdır.  Bazılarıda kanun çıktı  ne yapalım biz  önümüze bakalım düşüncesinde. Bence ama işin  en vahimi bu kanunu pazarlık yapan ve  onaylayanlar yaptıklarının farkında değil, ama bu onların sorumlukluklarını  ortadan kardırmaz. Şimdi Mustafa Yıldız , Yakup Gecgel'in  Schiedsgericht'i bulması  mümkün değil çünki o  anayasayı okumadı  bile, ama sen biliyorsun,  sen  İGGÖ 'deki  tek  selahiyet sahibi insansın , bence senin bu  rezaleti  artık daha fazla saklamaman gerekiyor, lütfen şu  çılgınlığa  bir dur de. Scheidsgericht'i  topla  ,  kendi  üyenizin  itirazını  ciddiye al,  orası  ne senin nede  bir başkasının  mali değil, bu da  elaleme peşkeş çektiğin din dersi öğretmenliği makamı  değil.  Burda  500,000 kişi bunun  içinde  kendi çocuklarınıda ilgilendiren bir kanun var. Bu  kanunun altında kalmak  istemiyorsanız,  şu  yaptığınıza  bir son verin, dökülüyorsunuz,  Yakup Geckel  islam kanunundan sonra  sokağa çıktı,  neden kanundan önce çıkmadı ? Şimdi de  içindeki  ırkçıyı anlatan bir  panel yapıyor , birisi daha düne  kadar Milli  Görüşü selefilikle suçlayan biri, diğeri resmini   bir postere  koymacak kadar paranoyak, sence  bunun islam  kanunu ile ne alakası var ? . Peki  sen kendi içindeki ırkçıyı  hiç gördün mü Yakup? Sen ırkçı  deyince badem bıyıklı  bir nazi  mi  geliyor aklına? Eğer sen MJÖ'nün    senden daha  kötü olduğunu düşünüyorsan ırkçılık yapmış olursun. 

Bu  rezaletin sorumluları derhal istifa etmeliler, bu yapılan rezaletin yükünü sadece Fuat Sanac   ve Muhammed  Turhan'a yüklemeyin, yazık. IGGÖ denen  kurum eğer Schulamt  varsa bir anlam taşır.  Yani söz konusu olan,  Avusturyaki  yaklaşık 400 din dersi öğretmeni, ve 6 tanede  müfettişlik.  Din dersi öğretmenleri  ikinci sınıf  öğretmen  olarak  eğer  eğitimleri  yeterli ise, 1500 Euro  alırlar,  müfettişler 3000 Euro'nun uzerinde,  aslında burda  malı    görütenler  onlar,  örneğin benim bildiğim kadarıyla hem Fuat Sanac  hemde Mustafa Yıldız  yaptıkları İGGÖ  görevlerinin yanında aynı  zamanda müfettişlik. Yani biz eğer  coçuklarımızı   okullarda din dersine yollamasak,  din dersi öğretmenleri işsiz kalacak,  onlar  işsiz kaldıkları icinde müfettişler işsiz kalacak, o zaman İGGÖ  başı  boş bir binaya dönecek  çünki  etrafında dağıttıkları  bir refah ve para olmayınca  kimse  karın tokluğuna  bu işi  yapmayacak. Siz bakmayın İGGÖ  görevlileri  gönüllü  çalışıyorlar,  onların maaşını  Sebastian Kurz veriyor. Şimdi bu  iş yeri yani başkan ve ekibi  orda 400 tane öğretmeni  yönetmek için varlar. Bu gariban öğretmende  o kadar eğitimden sonra  adam gibi bir iş bulduğuna mı  sevinsin yoksa,  ikinci  sınıf  bir  öğretmen olduğuna mı? Mustafa Yıldız mesela Schulamt 'tan sorumlu  olarak , şu  Ednan Aslan hakkında hiç bir açıklama yapmadı neden? İGGÖ  din dersi öğretmenlerini yetiştiren  bir eğitim kurumunun başındaki  adam  müslüman  olduğundan utandığını söyleyince, neler hissetti  acaba. Ben çok  utandım, hatta  kendi kendime sordum acaba Katolik pedagoji bölümünün başkanı  çıksa  gazetelere  hıristiyan  olduğumdan  utanıyorum, şu Evangelist 'ler yüzünden dese,  katolik Schulamt  sorumlusu  ne derdi  acaba? Hadi  katolik kilisesi  IGGÖ 'den daha  ciddi  bir kurum, sence  kardinal  ne derdi? Peki  sen niye bir şey demiyorsun Mustafa Yıldız? Senin  görevin  din dersi öğretmenlerini kontrol altında tutmak mı? Siz hiç  din dersi öğretmenelerinin  sorunları ile uğraştınız mı?  Siz hiç  müslüman öğrencilerin sorunları ile uğraştınız mı? Ednan Aslan konferanz,  konferanz  gezip öğretmenleri  kışkırtırken ,  sen utanmıyor musun? İGGÖ'nün  icinde  tek  akıllı  adam sensin. Eğer sen senden daha bilgili  birini  görüyorsan  lütfen söyle  o konuşsun.

Eminim sen bile Faut Sanac'ı  dinlemeye  tahammül edemiyorsundur,  peki bize niye  onu reva görüyorsun. Yakup Gecgel içinde kitap olmayan kitap fuarları yapmaktan  başını alamıyor.  Resul Ekrem ise garibim o kadar azimli çalışıyor  ki  bir gün parlamentoya gireceğini  zannediyor. Resul arkadaşımsın,  telefonlarıma çıkmıyorsun, niyetim  sana  şunları  söylemek: Nurten Yılmaz senin yaptığın gayretin 1/1000 yapmadı  ama  20  sene sonra  ona  bir sandalye verdiler, orda  uyuyup emekli olsun diye. Sana  ise bu gayretine  rahmen birşey vermeyecekler görmüyor musun? Sen  SPÖ'nün içinde  başbakandan sonra en fazla oyu  alan adamsın, ve senin SPÖ'nün   içinde siyaset yaparken etkin yoksa, ve sana rahmen SPÖ böyle bir kanunu çıkarıyorsa, sana neden bir sandalye versinler ? SPÖ salak mı?

Bu  islam   kanunu çıktı. Şimdi bundan etkilenen  camiler ve derneklerin hali ne olacak? Bu  camiler  bundan sonra gelip Yakup Gecgel 'den izin mi alacaklar? Mesela İGGÖ  içinde  bir cami  artık İGGÖ  ile bağlantısının  olmadığını  söylersen, ne  olacak. Yeni kurulan bir cami İGGÖ  girmek istediğinde ne olacak? Bu  din dersi öğretmenlerinin  hali ne olacak? Müslümanların   ikinci sınıf  vatandaş  olmaları İGGÖ'yü  rahatsız ediyor mu?  Eğer ediyorsa buna karşı ne yapmayı  düşünüyorlar? Bunları  bize Mustafa   Yıldız sen anlatsan nasıl olur? Bak ben diğerlerinden   bir cevap beklemiyorum, ama senden  bekliyorum. Sonuçta  Zeydini Insbruck'ta şimdilik  içi boş  röportajlar veriyor, çok şükür hala Ednan Aslanın seviyesine erişemedi. İşin  gerçeği ise , ortalıkta gezinen  o kadar adamın içinde tek ilahiyatci olan  o. Eğer  Avustruya'da bir ilahiyat  fakültesi  kurulacaksa  onun başına madem müslüman  olma şartı  aranmıyor bari ilahiyatçı olsun. Sonuçta Seydini  Marmara ilahiyatta  eğitim aldı, ilahiyatın  eksiklerini bildiği kadar   gercek ilahiyatçının öneminide  bir o kadar bilmesi lazım. En azından Seydini müslüman olduğundan utanmıyor. Sonuçta yanlış doktor  candan yanlış  imamda  dinden eder. Eğer  ilahiyat fakültesi  Ednan Aslana kaldı ise yaziklar olsun.

Ben bu kanun  sürecinde  yaşadıklarımdan çok utandım, müslümanları   temsil eden insanları  görünce  korktum, ferasetsiz, basiretsiz  insanların  eline  güç ve iktidar verirsen  olacak olan budur. işin daha  vahimi ise Mustafa Yıldız, senin dışında   bu kanunun  etkilerini  gören  olduğuna  inanmıyorum. Bu kanunu yapanlar, destekleyenler,  olmasını  isteyenler,  karşıymış  gibi  görünüp iyi  yanlarını   anlatanlar,  bu kanunun  altında kalacaklar . 2015 yılına gelmişiz,  etrafımızda büyük değişikliler  oluyor, Avrupa'da bir ateş yanıyor ve bizi temsil edenler,  kendi işlerini, kendi  derneklerini,  camilerini  düşünüyorlar. işte bunun sonucudur  bu kanun. Bundan  işi  ehline vermediğimiz  için  hepimiz sorumluyuz. Şimdi bu kanunun  iyi  yanlarını  telvizyonlarda bize anlatan adamlar, yarın Diyanet işleri başkanı   Viyana'ya gelince  ona  ne anlatacaklar?
 

Not: Schiedsgericht yani Hakem Kuruluna , yine  iadeli taahhütlü ( Eingeschrieben) mektup yolladım, belki birileri  bu sefer  karşılık verir. 











Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen

Meine Forderungen für die Gemeinderatswahl 2020 Wien

Meine Forderungen für die Gemeinderatswahl  2020 Wien  1- Für alle Wiener Schulen 2 Wochenstunden Angebot: Empathie,  soziale Verantwortung ...