ORF'in kalkması için
Volksbegehren yapmanın zamanı geldi !
Abdurrahman
Karayazılı'nın ORF'deki destansı çıkışı Avusturya tarihinde bir ilk oldu.
Şimdiye kadar Türk'leri temsil ettiği hayal edilen, bütün göstermelik vitrin
politikacılarından daha gerçektiydi. ORF moderatörünün yapmış olduğu tam bir
gazetecilik şaheseri. Hem soru soruyor, hem evet mi hayır mı diye soru soruyor,
hemde kendisi sorduğu soruya cevap veriyor. Böyle bir ortamda binin üstünde katledilen
masum insanın Ramazan ayındaki sefeletleri konuşulacakken moderatörün aklına
Abdurrhaman Karayazılı'nın Anti-Semitik olup olmadığını Test etmek geliyor.
Anti Semitik politikacı arşivi bayağı geniştir Avusturya'nın Jorg Haider en meşhur
olanı, ama hale bir çoğunun kalbinde Yahudi düşmanlığı sadece uygun ortamı
beklemekte. Aşırı sağın FPÖ'nün Yahudiler hakkındaki fikri herkes tarafından
malum. Strache kafasına kippa giyip Küdüsü ziyaret ederek kendine bir kariyer yapmis
olabilir, ama partisindeki insanların çoğunun düşüncesi bu kadar kolay
değişmiyor. İnşallah sadece FPÖ değil diğer bütün siyasi görüşlerde Anti-Semitismus ve İslam Düşmanlığı ortadan
kalkar. İnşallah hem hukuk sistemi hemde siyaset toplumda bir azınlığın linç
edilmesini engeller. Bunun icin ama Avusturya siyaseti dünyanın başka
yerlerinde azınlıklara karşı yapılan bütün linç girişimlerini şiddetle kınaması gerek. Hatta sadece kınamak
ile kalmamalı ayrıca protestosunu göstererek diplomatik bağını kesmeli. İşte Avusturya'da
facebook sayfalarında aranan ırkçı Anti-Semitismusun eli silahli olanı Israel
de filsitinlilere karşı yapılmakta. Nerdeyse bir aydır bütün insanlığın gözü
önünde canlı yayın bir katliam yapılmakta. Hem Razaman hemde Bayram zehir oldu
herkese.
Ne yazık ki Avusturya'da
yaşayan Yahudiler Müslümanların İsraili sırf Yahudi olduğu için reddettiklerini zannediyorlar.
Sanki müslümanlar Güney Afrika'daki Apartheit rejimine sırf Hıristiyan
olduklari için karşı durdular. Müslümanlarin karşı olduğu zulüm ve cinayettir.
İnsanları hapsedip keyfine görede en son teknolojik silahlarla öldürmek kendini
savunmak değildir. Belki Dışişleri Bakanımız bilmiyor olabilir ama o değerli
danışmanları tecrübeli diplomatları var. Sonuçta Dışişleri bakanlığına girmek
için zor bir imtahandan geçiyorlar. Söz konusu olan Israel ise ,ve buna karşı
olanda Müslüman ise, açıklama çok basit Anti-Semitismus. Bu şekilde herkes kendi
vicdanını rahatlatıp katliam görüntülerini bir bilgisayar oyunu gerçekliğinde tüketebilir.
Ama yapılan eleştiriler Anti-Semitik bile olsa, İsrailin yaptığı adaletsizlik
ve haksızlığı değiştirmez. Yani Viyana'daki Anti-Semit müslümanların yürüyüşü
İsrail'in masum insaları öldürmesini meşrulaştırmaz. Abdurrahman
Karayazılı'nında ORF programında söylemek istediği buydu. Şimdiye kadar yapılan
bütün ORF programlarında sadece bildik tanıdık yüzler ile bildik sohbetleri yaptılar.
ORF savaş sonrası kurulan ve halkı topluca eğitmek için tasarlanmış bir kurumdur.
Finasmanıda halka yüklenen bir proje idi. Kıta Avrupa'sında İngiltere'den
Türkiye'ye kadar bu böyle olmuştur. Sadece Amerika liberal olduğu için, kimin
hangi kanalı izleyip para vereceğine karışmaz. Kıta Avrupa'sında her televizyon
sahibi aylık bir ücret öder bu ücret Avusturyada ayda 25 eurodur, iki aylık
alınır ve 50 euro ödenir. Bu parayı Türkiye vatandaşından toplayamadigi için
elektrikten pay keserek TRT ye aktarır. ORF savaş sonu bir toplumda savaşın
tecrübeleri ile ortaya çıktı. Elbette kendi misyonunu yerine getirdi ve günümüze
geldi. Ne yazık ki Avusturya siyasi yapısı gibi ORF de proporz ( paylaşım
esası) yani ortak olarak SPO ve ÖVP
tarafından paylaşıldı ve kendi seçmen kitlesi için, rahbet edilir bir istihdam
yeri oldu.
ORF göcmenler için
60'li yıllardan kalma bir format olan Heimat Fremde Heimat adli bir programı
sanki göçmenlere hakaret etmek ister gibi hala yayınlamaktadır. Allaha çok
şükür ki gelişen teknolojik imkanlar bu çileyi çekmeye engel oluyor. Evinde
televizyonu olmayanlar artık internetten
dünyanın her yerindeki televizyonu izliyor ve bunun için para ödemiyor hemde
çok daha kaliteli programları. Abdurrahman Karayazılı'nın televizyon çıkışından
sonra başlatılan imza kampanyası güzel bir çıkış ama sadece bir moderatörü
protesto etmek yetersiz. Çünki ORF artık zamanın gerisinde kalmıştır.
Türk'lerin burda siyasete girip ORF içinde söz sahibi olamayı beklemeri
gerekmiyor artık. ORF içinde bimbir zahmet ile iş bulmuş bir moderatörün
istifasını istemekde bir çare değil.Çünki ORF bu hali ile kaldıığ müdettçe o moderatör
gider diğeri gelir değişen birşey olmaz. UETD bundan sonra yapmış olduğu çıkışı
tamamlayıp tavrını siyasi bir talebe dönüştürmesi lazım. ORF şu hali ile artık günümüze
hitap etmiyor, onun için ortadan kaldırılması gerekiyor. Çünki ORF'in reforme
olma şansı ve gereği yok. Bırakalım halktan aldıkları para gelmeden ayakta
kalabilecekler mi? Öyle bir televizyon kanalı olunca moderatörler böyle
davranabilecek mi? Siz inanıyormusun Avusturya'da özel bir kanalda bu kadar
pervasızca haber yapılabilir mi ? UETD bu talebinide sadece bir bildiri ile
değil, "Volksbegehren" yaparak gerçekleştirecek. Volksbegehren Avusturya
demokrasisinde yasal bir haktır. Bunun oluşturulması için ya 8 milletvekilinin
teklifi ( sorun bakalım Efganı Dönmez , Alev Korun Nurten Yılmaz ne
düşünüyorlar bu ÖRF hakkında?) yada 8400 imza gerekiyor. Eğer 8400 imza
toplanırsa ORF'in kalkması için gerekli olan Volksbegehren yapılmaya başlayacak.
UETD istersen çok kısa bir sürede 8400 inzayı toplar, sonrada ORF'in kalkmasını
isteyen diğer siyasi parti, dernek, STK ile kontağa geçer. Burda da 100.000 oy
toplanırsa Avusturya meclisi bu talebi mecliste konuşmak zorunda kalacak. Bu şekilde
siyasetin icinde olmayan insanlar siyasete müdahale edebilirler. ORF'in varlığı
sadece Türkleri ve Müslümanları rahatsız
etmiyor. FPÖ, Yeşiller, ve daha birçok küçük guruplar aynı fikirdeler.
Avusturyada varolan etkin bir grup bu talebi senelerdir dile getiriyorlar. Eğer
UETD, ORF'in kalkması için taleplerini diğer gruplar ile konuşarak ortak
hazırlar ise FPÖ bile ona bu noktada destek verir. İşte buna siyaset yapmak
denir. Avusturya tarihindeki en başarılı Volksbegehren 1964 yılında Hugo
Portisch tarafından ortaya atılan yine ORF kanununda değişiklik yapılmasını talep
eden bir bildiri. Sivil halktan gelen bu inisiyatif 800,000 kişi tarafında
destekleniyor ve aslında siyasi olarak hiçbir bağlayıcılığı olmayan bu Volksbegehren'den
sonra ORF kanunu gerçekten değişiyor. UETD üzerine aldığı misyonu aynı
kararlılık ile devam ettirmeli. Bunca insana umut veren bir UETD den ayni
şekilde siyasi taleplerini hayata geçirmesini bekliyoruz. Yeter söz milletin.
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen