Donnerstag, 31. Juli 2014

ORF'in kalkması için Volksbegehren yapmanın zamanı geldi !

ORF'in kalkması için Volksbegehren yapmanın zamanı geldi !

Abdurrahman Karayazılı'nın ORF'deki destansı çıkışı Avusturya tarihinde bir ilk oldu. Şimdiye kadar Türk'leri temsil ettiği hayal edilen, bütün göstermelik vitrin politikacılarından daha gerçektiydi. ORF moderatörünün yapmış olduğu tam bir gazetecilik şaheseri. Hem soru soruyor, hem evet mi hayır mı diye soru soruyor, hemde kendisi sorduğu soruya cevap veriyor. Böyle bir ortamda binin üstünde katledilen masum insanın Ramazan ayındaki sefeletleri konuşulacakken moderatörün aklına Abdurrhaman Karayazılı'nın Anti-Semitik olup olmadığını Test etmek geliyor. Anti Semitik politikacı arşivi bayağı geniştir Avusturya'nın Jorg Haider en meşhur olanı, ama hale bir çoğunun kalbinde Yahudi düşmanlığı sadece uygun ortamı beklemekte. Aşırı sağın FPÖ'nün Yahudiler hakkındaki fikri herkes tarafından malum. Strache kafasına kippa giyip Küdüsü ziyaret ederek kendine bir kariyer yapmis olabilir, ama partisindeki insanların çoğunun düşüncesi bu kadar kolay değişmiyor. İnşallah sadece FPÖ değil diğer bütün siyasi görüşlerde  Anti-Semitismus ve İslam Düşmanlığı ortadan kalkar. İnşallah hem hukuk sistemi hemde siyaset toplumda bir azınlığın linç edilmesini engeller. Bunun icin ama Avusturya siyaseti dünyanın başka yerlerinde azınlıklara karşı yapılan bütün linç girişimlerini  şiddetle kınaması gerek. Hatta sadece kınamak ile kalmamalı ayrıca protestosunu göstererek diplomatik bağını kesmeli. İşte Avusturya'da facebook sayfalarında aranan ırkçı Anti-Semitismusun eli silahli olanı Israel de filsitinlilere karşı yapılmakta. Nerdeyse bir aydır bütün insanlığın gözü önünde canlı yayın bir katliam yapılmakta. Hem Razaman hemde Bayram zehir oldu herkese.

Ne yazık ki Avusturya'da yaşayan Yahudiler Müslümanların İsraili  sırf Yahudi olduğu için reddettiklerini zannediyorlar. Sanki müslümanlar Güney Afrika'daki Apartheit rejimine sırf Hıristiyan olduklari için karşı durdular. Müslümanlarin karşı olduğu zulüm ve cinayettir. İnsanları hapsedip keyfine görede en son teknolojik silahlarla öldürmek kendini savunmak değildir. Belki Dışişleri Bakanımız bilmiyor olabilir ama o değerli danışmanları tecrübeli diplomatları var. Sonuçta Dışişleri bakanlığına girmek için zor bir imtahandan geçiyorlar. Söz konusu olan Israel ise ,ve buna karşı olanda Müslüman ise, açıklama çok basit Anti-Semitismus. Bu şekilde herkes kendi vicdanını rahatlatıp katliam görüntülerini bir bilgisayar oyunu gerçekliğinde tüketebilir. Ama yapılan eleştiriler Anti-Semitik bile olsa, İsrailin yaptığı adaletsizlik ve haksızlığı değiştirmez. Yani Viyana'daki Anti-Semit müslümanların yürüyüşü İsrail'in masum insaları öldürmesini meşrulaştırmaz. Abdurrahman Karayazılı'nında ORF programında söylemek istediği buydu. Şimdiye kadar yapılan bütün ORF programlarında sadece bildik tanıdık yüzler ile bildik sohbetleri yaptılar. ORF savaş sonrası kurulan ve halkı topluca eğitmek için tasarlanmış bir kurumdur. Finasmanıda halka yüklenen bir proje idi. Kıta Avrupa'sında İngiltere'den Türkiye'ye kadar bu böyle olmuştur. Sadece Amerika liberal olduğu için, kimin hangi kanalı izleyip para vereceğine karışmaz. Kıta Avrupa'sında her televizyon sahibi aylık bir ücret öder bu ücret Avusturyada ayda 25 eurodur, iki aylık alınır ve 50 euro ödenir. Bu parayı Türkiye vatandaşından toplayamadigi için elektrikten pay keserek TRT ye aktarır. ORF savaş sonu bir toplumda savaşın tecrübeleri ile ortaya çıktı. Elbette kendi misyonunu yerine getirdi ve günümüze geldi. Ne yazık ki Avusturya siyasi yapısı gibi ORF de proporz ( paylaşım esası)  yani ortak olarak SPO ve ÖVP tarafından paylaşıldı ve kendi seçmen kitlesi için, rahbet edilir bir istihdam yeri oldu.


ORF göcmenler için 60'li yıllardan kalma bir format olan Heimat Fremde Heimat adli bir programı sanki göçmenlere hakaret etmek ister gibi hala yayınlamaktadır. Allaha çok şükür ki gelişen teknolojik imkanlar bu çileyi çekmeye engel oluyor. Evinde televizyonu olmayanlar artık  internetten dünyanın her yerindeki televizyonu izliyor ve bunun için para ödemiyor hemde çok daha kaliteli programları. Abdurrahman Karayazılı'nın televizyon çıkışından sonra başlatılan imza kampanyası güzel bir çıkış ama sadece bir moderatörü protesto etmek yetersiz. Çünki ORF artık zamanın gerisinde kalmıştır. Türk'lerin burda siyasete girip ORF içinde söz sahibi olamayı beklemeri gerekmiyor artık. ORF içinde bimbir zahmet ile iş bulmuş bir moderatörün istifasını istemekde bir çare değil.Çünki ORF bu hali ile kaldıığ müdettçe o moderatör gider diğeri gelir değişen birşey olmaz. UETD bundan sonra yapmış olduğu çıkışı tamamlayıp tavrını siyasi bir talebe dönüştürmesi lazım. ORF şu hali ile artık günümüze hitap etmiyor, onun için ortadan kaldırılması gerekiyor. Çünki ORF'in reforme olma şansı ve gereği yok. Bırakalım halktan aldıkları para gelmeden ayakta kalabilecekler mi? Öyle bir televizyon kanalı olunca moderatörler böyle davranabilecek mi? Siz inanıyormusun Avusturya'da özel bir kanalda bu kadar pervasızca haber yapılabilir mi ? UETD bu talebinide sadece bir bildiri ile değil, "Volksbegehren" yaparak gerçekleştirecek. Volksbegehren Avusturya demokrasisinde yasal bir haktır. Bunun oluşturulması için ya 8 milletvekilinin teklifi ( sorun bakalım Efganı Dönmez , Alev Korun Nurten Yılmaz ne düşünüyorlar bu ÖRF hakkında?)   yada 8400 imza gerekiyor. Eğer 8400 imza toplanırsa ORF'in kalkması için gerekli olan Volksbegehren yapılmaya başlayacak. UETD istersen çok kısa bir sürede 8400 inzayı toplar, sonrada ORF'in kalkmasını isteyen diğer siyasi parti, dernek, STK ile kontağa geçer. Burda da 100.000 oy toplanırsa Avusturya meclisi bu talebi mecliste konuşmak zorunda kalacak. Bu şekilde siyasetin icinde olmayan insanlar siyasete müdahale edebilirler. ORF'in varlığı sadece Türkleri ve Müslümanları  rahatsız etmiyor. FPÖ, Yeşiller, ve daha birçok küçük guruplar aynı fikirdeler. Avusturyada varolan etkin bir grup bu talebi senelerdir dile getiriyorlar. Eğer UETD, ORF'in kalkması için taleplerini diğer gruplar ile konuşarak ortak hazırlar ise FPÖ bile ona bu noktada destek verir. İşte buna siyaset yapmak denir. Avusturya tarihindeki en başarılı Volksbegehren 1964 yılında Hugo Portisch tarafından ortaya atılan yine ORF kanununda değişiklik yapılmasını talep eden bir bildiri. Sivil halktan gelen bu inisiyatif 800,000 kişi tarafında destekleniyor ve aslında siyasi olarak hiçbir bağlayıcılığı olmayan bu Volksbegehren'den sonra ORF kanunu gerçekten değişiyor. UETD üzerine aldığı misyonu aynı kararlılık ile devam ettirmeli. Bunca insana umut veren bir UETD den ayni şekilde siyasi taleplerini hayata geçirmesini bekliyoruz. Yeter söz milletin.



Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen

Meine Forderungen für die Gemeinderatswahl 2020 Wien

Meine Forderungen für die Gemeinderatswahl  2020 Wien  1- Für alle Wiener Schulen 2 Wochenstunden Angebot: Empathie,  soziale Verantwortung ...