Birol Kılıç Avusturya`da yayın hayatına geçen en eski Türk
gazetesinin hem sahibi hemde genel yayın yönetmenidir. Kendisini yapmış olduğu manşetlerden tanırız.
İlham almış olduğu format ne yazıkki Avusturya`nin en
ırkçı ve en çok satan gazetesidir. Ben bunu hep bir tesadüf yada bir marketing staratejisi olarak gördüm. Yoksa nasıl olurda türkçe bir gazete kendisini ırkçı faşist bir
gazeteye benzetir. Birol Kılıcı nerden
ve nasıl tanıyoruz? Ben çok eskilere
girmeyeceğim bazı okurlarımız genç
olduğundan, ben çatı mevzularını hiç açmayacağım orda herkesin
günahı kendi boynuna. Ben Birol
Kılıcı yakın tarih açısından ele alacağım. Sonuçta bu bir mektup gereksiz yere
uzatmamam gerekiyor. Peki kimdir
bu Birol Kılıç ? Her yerde
isminin başına akademik unvanı
Ing. takısını koyması kendisinin Avusturya`ya
tam integre olmuş bir Türk
olduğunu gösterir. Ne yazıkki akademik
unvanı sosyal bilim değil müspet bilimdir, yani sözel değil sayısaldır, ama görülüyorki kendisinin keşfettiği aritmetik bir dil ile bize gazete okumayı sevdirdi. Biz hep onun gazetesini çılgınlar gibi arayıp
sorduk ve yavaş yavaş tam bir ayda
okuduk. Gazetenin içinde nemi var ? Neler yokki bir tarafta kıç yalayan
türk siyasetçileri gösteren karikatürler , hemen içinde de
bize sevimli göstermek istediği Efgani Dönmez. Birol Kılıç`ın en büyük
zaafı kendisini zeki zannetmesidir,
hatta bence Birol Kılıç
kendini zeki zannetmemekte
bizzat kendisinin zeki olduğuna inanmaktadır. Şimdi ben burda
gereksiz yere algı nedir? Algıda sübje
obje konstellasyonu nedir ? Hangisi önce
gelir hangisi sonra gelir
girmeyeceğim çünki bu yazıyı Birol Kılıcın da okuduğunu düşünerek biraz
seviyeli tutacağım. Şimdi Birol
Kılıç kendisinin zeki olduğuna inanabilir
bunda bir sorun yok, sorun bizim bunu
görmediğimizi zannetmesi. Kendisi
hiç merak etmesin biz onu ve
gazetesini itina ile okuyoruz ve
bidon kafamızla göbeğimizi
kaşıyarak bir sonuca varıyoruz.
Sen bize yani müslümanlara her firsatta
hakaret eden Efganı Dönmezi samimi
pozlar eşliğinde yıkamaya çalışırken,
biz o
adamın nasıl hala Yeşiller partisinde
olduğuna şaşıyoruz. Birde
gazetenin son sayısında
süpermarket zinciri olarak
çalışan camilerden bahsetmişsin. Senden ricam
biraz tutarlı olman ve gazeteni
okunması için o
süpermarket zinciri camilere
bırakmaman. Bence sen o gazeteni Trafiklerde satışa sun, emin ol almanca ekin Einspruch ile satış rekorları kırarsın. Bizde cami
cami gezmek zorunda kalmayız gazeteni bulmak için.
Birde son sayında ne dikkatimi çekti biliyormusun. Alev, Nurten ve Hasan ile reportaj yapman. Yok senin röportaj yapman değil onların seninle reportaj yapmaları dikkatimi cekti. Hani sen önceki sayılarından birinde kapak olarak Avusturyada ki kıç yalayan Türk siyasetçilerini bize göstermiştinya. Nasıl oluyorda o Türk siyasetçileri kendilerini g*t yalayıcı olarak takdim eden bir gazeteye reportaj verebiliyorlar bak onu bende anlamakta zorlaniyorum. Neyse Hasan yeni ama Nurten ve Alev bu karikatürün ima ettiği siyasetçi kategorisine giriyorlar. Beni en çok Alev üzdü, kendisini hep takdir ettim ve destekledim. Avusturya`da Türk siyasetçileri içinde islama ve müslümanlara hakaret etmeyen bir siyasetçi. Nasıl olurda siyasetçileri aşağılayan bir gazeteye reportaj verir. Onun daha duyarlı olacağını umut etmiştim, en azından tepkisini koyabilirdi. Bundan sonrada başka hiçbir gazeteci böyle alçaltıcı bir haber yapamazdı.
Son olarak senin Kurier gazetesinde verdiğin reportajın başlığını okudum, çünki başlık yazının gerisini okumama gerek bırakmadı. "Pro-Erdoğan Demo haben uns Geschadet" anlaşılan yapılan yürüyüşten bayağı rahatsız olmuşsun. Sıkma canını senden başka Efganı Dönmez, Peter Pilz, Hans Rauscher, HC Strache de rahatsız oldular. Bence sen onların yanına bir git sor bakalım onlar bunu nasıl atlatmışlar. Ben eminim sen bu şokuda atlatırsın. Beni en çok merak ettiren senin cümlendeki "uns" yani "biz", kim bu biz Birol Kılıç ? Sanki ben ve o yürüyüşe katılan insanlar o bizin içinde değiller. Çok şükür ki değiller , çünki seninle aynı bizin içinde olmak bana kendimden şüphe etmemi gerektirir. Sana bir tavsiyem var Birol Kılıç bizden utanmana gerek yok. Biz süpermarketler zinciri camilerimize gideceğiz. Deve çobanlarımızın ardından namaz kılacağız. Senin istediğin gibi seküler, aydın modern bir müslüman olamayacağız ama bundan dolayı bizden utanma. Biz mutluyuz farketmiyormusun başörtülü kadınlarımız, yeraltında camilerimiz, süpermarketlerimiz, düğünlerimiz, ramazanlarımız, bayramlarımızla hep biraz geri kalacağız senin yanında ama bundan dolayı bizden utanma. Efganı Dönmezin cesaretlendirdiği Naziler ellerine benzin bidonlarını ve tabancalarını aldıklarında siz daha modern müslümanları en fazla toplama kampında Türken-Polizei yaparlar.
Aslına bakarsan yazılarını okuyamıyorum. Yazılarındaki öğretme dürtüsü o kadar baskınki, kendimi ilk okul öğrencisi gibi hissediyorum. Bize en son sayında yine gerçek islam hakkında bilgi vermişsinya çok teşekkür ederim. Senin sayende biz gerçek aleviliği ve gerçek islami öğrendik. Sen ayrıca hem siyasal islama hemde selefilere karşısın onuda anladık. Yanlız son sayındaki türbe ziyaretinin yanlışları hakkındaki tespitin ilginç olmuş şu sıralar Yaşar Nuri okuyorsun zannedersem. İşin ironik tarafı ise Birol Kılıç selefilerde aynı senin gibi düşünüyorlar türbeler hakkında, ne ilginç değil mi? İnsan birden eleştirdiği düşüncenin konumuna düşebiliyor, biraz dikkat etmez ise. Senin bundan sonrada engin teolojik yazılarını bekliyoruz. Bence sen ve Efganı Dönmez gidip bir cami kursanız nasıl olur? İçinde deve çobanı olmayan, siyasal islam olmayan, gerçek islamın yaşandığı bir cami. Hani senin ve Efganı Dönmezin düşüncelerinde tasvir ettiğiniz ama bizim bir türlü olamadığımız islamı orda siz yaşaşanız beraberce, ve bizim ile uğraşmayı bıraksanız nasıl olur? İçinde süpermarket olmasın, yemekhane olmasın, türbe de olmasın ama artık bizim ile camilerimiz ile inancımız ile uğraşmayı bırak lütfen. O senin beğenmediğin en küçük cami bile hiçbir devlet yardımı almadan kendi giderlerini karşılayacak kudrette ve ayakta kalabiliyorsa ona sadece saygı duymak gerekir.
Zannedersem şimdiye kadar hiç mektup almadın sen. Bu benim sana ilk mektubum bundan sonra hem sen hemde Efganı Dönmez benden çok duyacaksınız. İnternette Facebook ta twitter da Gazetelerde. Benim senin gibi yüksek tirajlı bir gazetem yok. Ben interneti sosyal medyayı kullanan Freie Journalistim. Sende Avusturyanin en eski Türk gazetesi olarak toplumu ilgilendiren bir makamdasın. Demokrasilerde dördüncü güç olan medya sadece senden ibaret değil. Bundan dahada önemlisi okuycuların emin ol zeki insanlar, en az senin kadar. Birde hep aynı resmi kullanıyorsun nerdeyse senin fantom olduğunu düşünmeye başlayacağım, lütfen şu resmini değiştir hem bize yaşadığının bir işaretini ver hemde bizi aynı resme bakma çilesinden kurtar. Son olarak sen bizden utansanda biz senden utanmıyoruz.
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen