Montag, 22. Juli 2013

Birol Kılıca Mektup

Birol Kılıca Mektup


Birol Kılıç Avusturya`da yayın hayatına geçen en eski Türk gazetesinin hem sahibi  hemde  genel yayın yönetmenidir. Kendisini  yapmış olduğu manşetlerden tanırız. İlham  almış  olduğu format ne yazıkki Avusturya`nin en ırkçı ve en çok satan gazetesidir. Ben bunu hep bir  tesadüf yada bir marketing  staratejisi olarak gördüm. Yoksa  nasıl olurda türkçe  bir gazete kendisini ırkçı faşist bir gazeteye  benzetir. Birol Kılıcı  nerden  ve nasıl  tanıyoruz? Ben  çok eskilere  girmeyeceğim bazı okurlarımız genç  olduğundan, ben çatı mevzularını hiç açmayacağım orda  herkesin  günahı kendi  boynuna. Ben Birol Kılıcı  yakın tarih açısından ele  alacağım. Sonuçta bu  bir mektup gereksiz  yere  uzatmamam  gerekiyor. Peki kimdir bu  Birol Kılıç ?  Her yerde  isminin başına  akademik unvanı Ing.  takısını koyması kendisinin  Avusturya`ya  tam integre  olmuş bir  Türk  olduğunu gösterir. Ne yazıkki  akademik unvanı sosyal bilim  değil müspet  bilimdir, yani  sözel değil sayısaldır, ama görülüyorki kendisinin  keşfettiği aritmetik bir dil ile  bize gazete okumayı  sevdirdi. Biz hep  onun gazetesini çılgınlar gibi  arayıp  sorduk ve  yavaş yavaş  tam bir ayda  okuduk. Gazetenin içinde nemi var ? Neler yokki bir tarafta kıç yalayan türk siyasetçileri gösteren karikatürler , hemen  içinde de  bize sevimli göstermek istediği Efgani Dönmez. Birol Kılıç`ın en büyük zaafı kendisini zeki zannetmesidir,  hatta  bence  Birol Kılıç  kendini zeki zannetmemekte  bizzat  kendisinin  zeki olduğuna inanmaktadır. Şimdi ben burda gereksiz yere  algı nedir? Algıda sübje obje konstellasyonu nedir ? Hangisi önce  gelir  hangisi sonra gelir girmeyeceğim çünki bu yazıyı Birol Kılıcın da okuduğunu düşünerek biraz seviyeli tutacağım. Şimdi  Birol Kılıç  kendisinin zeki olduğuna  inanabilir  bunda bir sorun yok,  sorun  bizim bunu  görmediğimizi zannetmesi. Kendisi  hiç merak  etmesin  biz onu ve  gazetesini itina ile  okuyoruz ve bidon  kafamızla  göbeğimizi  kaşıyarak bir sonuca  varıyoruz. Sen bize  yani müslümanlara her firsatta hakaret eden  Efganı Dönmezi samimi pozlar eşliğinde yıkamaya  çalışırken, biz  o  adamın  nasıl hala Yeşiller  partisinde  olduğuna şaşıyoruz. Birde  gazetenin son sayısında  süpermarket  zinciri olarak çalışan  camilerden bahsetmişsin.  Senden ricam  biraz  tutarlı olman ve  gazeteni  okunması  için  o  süpermarket zinciri  camilere bırakmaman. Bence sen  o gazeteni  Trafiklerde satışa sun, emin  ol almanca ekin Einspruch  ile satış rekorları kırarsın. Bizde cami cami  gezmek zorunda  kalmayız gazeteni  bulmak için.

Birde son sayında ne dikkatimi  çekti biliyormusun. Alev, Nurten ve Hasan ile  reportaj  yapman. Yok senin  röportaj  yapman değil  onların seninle reportaj yapmaları dikkatimi cekti. Hani  sen önceki sayılarından birinde  kapak  olarak Avusturyada ki  kıç  yalayan  Türk siyasetçilerini bize göstermiştinya. Nasıl oluyorda  o Türk siyasetçileri kendilerini  g*t yalayıcı olarak takdim eden bir gazeteye  reportaj  verebiliyorlar bak  onu bende anlamakta  zorlaniyorum. Neyse  Hasan yeni ama Nurten ve Alev bu karikatürün ima ettiği siyasetçi kategorisine giriyorlar.  Beni en çok Alev üzdü,  kendisini  hep  takdir ettim ve destekledim. Avusturya`da  Türk siyasetçileri içinde islama  ve müslümanlara  hakaret etmeyen bir siyasetçi. Nasıl olurda siyasetçileri aşağılayan bir  gazeteye reportaj  verir. Onun daha  duyarlı olacağını umut etmiştim, en azından tepkisini koyabilirdi. Bundan sonrada başka  hiçbir gazeteci böyle alçaltıcı bir haber yapamazdı.

Son  olarak senin Kurier gazetesinde  verdiğin  reportajın başlığını  okudum, çünki  başlık  yazının gerisini okumama gerek  bırakmadı. "Pro-Erdoğan Demo haben uns Geschadet" anlaşılan yapılan yürüyüşten bayağı  rahatsız  olmuşsun. Sıkma  canını  senden başka Efganı Dönmez, Peter Pilz, Hans Rauscher, HC Strache de  rahatsız oldular. Bence sen onların yanına  bir git sor bakalım  onlar bunu nasıl atlatmışlar. Ben eminim sen bu şokuda  atlatırsın. Beni  en çok merak  ettiren senin cümlendeki  "uns"  yani  "biz",  kim bu biz Birol Kılıç ? Sanki  ben ve  o  yürüyüşe  katılan insanlar  o  bizin  içinde değiller. Çok şükür ki  değiller , çünki seninle aynı  bizin  içinde  olmak  bana  kendimden şüphe etmemi gerektirir. Sana bir tavsiyem var Birol Kılıç bizden  utanmana  gerek yok. Biz süpermarketler zinciri  camilerimize gideceğiz. Deve çobanlarımızın ardından  namaz  kılacağız. Senin  istediğin gibi seküler, aydın modern bir müslüman  olamayacağız ama  bundan  dolayı bizden  utanma. Biz  mutluyuz farketmiyormusun başörtülü kadınlarımız, yeraltında camilerimiz, süpermarketlerimiz, düğünlerimiz,  ramazanlarımız, bayramlarımızla hep  biraz  geri kalacağız senin yanında ama  bundan  dolayı bizden utanma. Efganı Dönmezin cesaretlendirdiği Naziler ellerine benzin bidonlarını ve tabancalarını  aldıklarında siz daha modern  müslümanları en fazla toplama kampında  Türken-Polizei yaparlar.

Aslına  bakarsan yazılarını okuyamıyorum. Yazılarındaki öğretme dürtüsü o kadar baskınki, kendimi ilk okul öğrencisi gibi hissediyorum. Bize en son sayında  yine  gerçek  islam  hakkında bilgi vermişsinya çok teşekkür ederim. Senin sayende biz  gerçek  aleviliği ve gerçek islami öğrendik. Sen ayrıca  hem siyasal islama hemde  selefilere karşısın onuda anladık. Yanlız  son sayındaki türbe ziyaretinin yanlışları hakkındaki tespitin ilginç  olmuş şu sıralar Yaşar Nuri okuyorsun  zannedersem. İşin  ironik  tarafı ise Birol Kılıç  selefilerde  aynı  senin gibi  düşünüyorlar türbeler hakkında, ne ilginç değil mi? İnsan birden eleştirdiği düşüncenin  konumuna  düşebiliyor, biraz dikkat etmez ise. Senin bundan sonrada  engin teolojik yazılarını bekliyoruz. Bence sen ve Efganı Dönmez  gidip bir cami kursanız  nasıl olur? İçinde  deve çobanı olmayan, siyasal islam  olmayan,  gerçek islamın yaşandığı bir cami. Hani  senin ve Efganı Dönmezin düşüncelerinde tasvir ettiğiniz ama bizim bir türlü  olamadığımız islamı orda siz yaşaşanız beraberce, ve bizim ile  uğraşmayı  bıraksanız  nasıl olur? İçinde süpermarket  olmasın, yemekhane  olmasın,  türbe de  olmasın ama artık bizim  ile camilerimiz ile inancımız ile uğraşmayı bırak  lütfen. O senin  beğenmediğin en küçük cami  bile hiçbir devlet yardımı almadan  kendi  giderlerini karşılayacak kudrette ve  ayakta kalabiliyorsa ona sadece saygı duymak  gerekir.

Zannedersem şimdiye kadar hiç mektup almadın sen. Bu  benim sana  ilk mektubum bundan sonra hem sen hemde Efganı Dönmez  benden  çok duyacaksınız.  İnternette  Facebook ta twitter da  Gazetelerde. Benim senin gibi yüksek tirajlı  bir gazetem yok. Ben  interneti  sosyal medyayı kullanan Freie Journalistim. Sende  Avusturyanin en eski Türk gazetesi olarak toplumu ilgilendiren bir makamdasın. Demokrasilerde dördüncü güç  olan medya sadece senden  ibaret değil. Bundan dahada  önemlisi okuycuların emin  ol  zeki insanlar, en az  senin kadar. Birde hep aynı  resmi kullanıyorsun nerdeyse senin  fantom  olduğunu  düşünmeye  başlayacağım, lütfen şu resmini değiştir hem bize yaşadığının bir işaretini ver   hemde bizi aynı  resme  bakma  çilesinden kurtar. Son  olarak  sen bizden  utansanda  biz senden  utanmıyoruz.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen

Meine Forderungen für die Gemeinderatswahl 2020 Wien

Meine Forderungen für die Gemeinderatswahl  2020 Wien  1- Für alle Wiener Schulen 2 Wochenstunden Angebot: Empathie,  soziale Verantwortung ...