Neden Türk-Kökenli Politikacılar , Türklerin sorunlarını görmek yerine, Türkleri bir sorun olarak görürler?
Bölye uzun bir başlık yazdığım için özür dilerim, ama ne yazıkki konuyu başka türlü açamazdım. Şimdi soruyu gayet açık bir şekilde sorarsak, alacağımız cevapta aynı açıklıkta olacak. Şimdiye kadar hangi Türk politkacının seçilebilir bir sıradan, hangi partiden aday olması gerektiğini konuştuk. Birde baktık ki seçilen adaylar da türklerden pek memnun değiller. Şimdi şunu itiraf etmek istiyorum; tanıdığım Türk siyasetçilerin içinde bir tek Alev Korun islama ve türklere sorun gözüyle bakmadı. Ne yazık ki kendi partisinden başka bir Türk politikacı, Alev'in her kurtarmak istediği mülteciye karşı 5000 tanesini birden postalamak istedi. Bir yere kadar İslamofobi'yi hazmedebilen Yeşiller bu Nazi fantazisini çok abartılı buldular. Bundan sonra Efgani Dönmez'in pek bir şey konuşacağını sanmıyorum, ama bunu önümüzdeki yıllarada kendimiz bizzat göreceğiz.
Karşımıza çıkarılan Türk siyasetçilerin her biri bir birinden mümtaz şahsiyetler. İçlerinde çok yeni olanda var eskiden beri tanıdıklarımızda. Ben hepsini tek tek analiz etmek istemiyorum ama gözüme çarpanları birkaç nokta ile belirtmek istiyorum. Nurten Yılmaz'ın kendisi ile tanışmam 4 sene önce Alev, Şirvan ve kendisinin konuştuğu bir Podiumdiskussion 'da oldu. O zaman ile günümüze kadar siyasi olarak pek değiştiklerini sanmıyorum, ama Nurten Ak parti hükümeti ile uyuşamayacağını özellikle belirterek, hem kendi seçmenine hemde SPÖ kanadına mesaj veriyor. Zaten anladığım kadarıyla Nurten kendisini göçmen bir politkacı yerine uzun süredir SPÖ de çalışan bir politikacı gibi görüyor, zaten Endişeli-Modern kaygıları Avusturya'daki müslümanlara bakışını gösteriyor. Şirvan Ekici, onuda eskilerden tanırız, yükselen kariyeri belediye meclisi üyeliğinden, sonra bitince uzun bir zaman kendisinden haber alamadık ama anlaşılıyor ki seçim hazırlıkları yapmış. En son hatıladığım da kendi sayfasında Häupl için yazdığı bir Stellungname vardı, orda Häupli camilerdeki siyasal islama karşı uyarıyordu. Şimdi de farklı bir yerde olduğuna inanmıyorum, çünki kendisinin çabası burdaki türkleri temsil etmekten ziyade ÖVP içinde tercih edilebilir bir Türk olmak. Avustrya'daki türkler biraz köylü kalıyorlar Şirvanın yanında. Alev Korun, bütün Türk siyasetçileri içinde en tutarlı olanı. Şimdiye kadar hiç bir yerde ne türkleri nede islamı bir sorun olarak gördü. Üzerine "Dont Panic I m Islamic" tişörtü giyen tek Türk siyasetçidir. Kendisinin dini hassatiyeti beni ilgilendirmez, inancıda beni ilgilendirmez, herkezin inancı ve dini kendine ama aleni olarak kimse başka bir inancı yada kültürü topyekün suçlu yada eksik gösteremez buna ırkçılık denir, her ne şekilde olursa olsun. Ayrıca Alev'in Gezi eylemine katılmasını, benimde Viyanda ki yürüyüşe katılmam kadar demokratik bir hak olarak görüyorum, ama kimse kimseyi bir yere yollamasın sonunda. Ayrıca Alev benim bildiğim Mülteciler ile ilgilelen tek Türk siyasetçi, bugün Rossauer Kaserne'nin önünde sınır dışı edilen pakistanlı müslüman mülteciler için gösteriye katılan bir insan. Ne yazık ki Avusturya daki diger Müslüman ve Türk siyasetçilerinde de bekleyeceğimiz bir davranış iken , bunu dini inancını hiç öne çıkarmayan başka bir Türk siyasetçi yapıyor. Ben nerden mi bilyiorum, o mültecileri? Onlar bütün kış, Votiv kilisesini işgal eden, dışarda soğukta yatan mülteciler, hiç bir suçları , günahları yok, tek suçları Avusturya da buluyor olmak, onlarda bizim gibi sıcak evlerde, karınları doyasıya kadar yemek istiyorlar, korkmadan endişe etmeden, bir aile kurmak istiyorlar, işin ironik tarafıda hepsi müslüman olan bu mültecilere Katolik kilisesi yardım ediyor, ve şimdi de İçişleri Bakanlığı sınır dışı etmeye kalkıyor. Bu anlattıklarım, Avustrya ya gelen bazı Türklerin kaderlerine ne kadar benziyor değil mi? İşte burda müslümanlara düşen, bu mültecilere yardım etmek, maddi ve manevi olarak. Kuran da Allah Duha Süresi 6. ayetinde : "O, seni yetim bulup barındırmadı mı? diyor. Bizim de o mültecilere ,o gözle bakmamız lazım.
Bunun yanında Alev Korun'un partisinde bir sorun var. Yok sorun partisinin Eşcinsel evliliğe olumlu bakması değil. Avusturya da yaşan türkler yaşadıkları topluma çoktandır uyum sağladılar ama Avusturya'lılar buna uyum sağlayamadı. Avusturya'da hiç bir türkün kimsenin evlilik bicimene kaşı olduğunu duymadım, hatta ironik bir şekilde Avustruya'da devlet türklerin kiminle evleneceklerine karşıtığını biliyorum. Türkiye'den teyzenin kızını sevdiysen vay haline. Esrarın serbest bırakılması mı ? Yok ada değil, türklerin esrarla bir sorunları yok. Sorun Yeşillerin İslamofob olmaları. Kendileri Hümanist, Liberal Çevreci ama aynı zaman da İslamofoblar. Ne yazıkki , bu sorun sadece Yeşillerin değil, sadece Avusturya'nin değil bütün Avrupanın ( İngiltere hariç) sorunu. Yeşiller aslında Efgani Dönmez sürekli çıkıp, dini oteriter bilgisi ile, olur olmaza yorum yapmasa göze batmayacak. Sonuçta Yeşiller üzerlerinde "Lass mich nicht mit diesen NAZİ allein Mustafa" yazan tişörtler taşıdılar senelerce. Yani temelde onlar Mustafa'dan rahatsız değiller, sorun Avusturya'daki Eğitim, Medya ve Siyaset üçlüsü ile, yürütülen sistematik ırkçılıktır.
Mustafa İçsel arkdaşın siyasi projesini hala anlayamadım, inşallah bir gün bende anlarım ve üzerine birşey yazarım. Bu listede yeni olan iki kişi var Resul Ekrem Gönültaş ve Hasan Vural. Bu iki arkadaş gerçekten göçmen kökenli adaylar , yani kendileri buraya ya işçi olarak gelmişler yada aileleri. İkisininde dayandığı gerçek bir Türk kitlesi var. Resul Ekrem Gönültaş Avusturya'da birçok cami ve derneğin desteğini almış biri, arkasında bir kitle var. Hasan Vural da yeni bir yüz daha denenmemiş, eskimemiş. Hasan Vural da Viyana'da yaşayan en büyük Türk azınlık Yozgat'lı olmasi ve arkasında iyi bir ekip bulunması hasebi ile, şansı olan biri. İşin en büyük talihsizliği ise bu iki yeni arkadaşın partilerinin, Avusturya'daki en berbat yabancılar kanununu 2009 yılında çıkarmış olması. Çıkardıkları kanunu Anayasa Mahkemesi ve Avrupa Yüksek Mahkemesi o kadar çok iptal ettiki, şimdi elimizde kimsenin tam olarak bilemediği bir kanunlar yığını kaldı. Devlet dairelerinde memurun inisiyatifine kaldı her göçmen. Ben Avusturya vatandaşıyım çoktandır Vize almak diye bir çilem yok, ama en son hatırladığım Vize almak için 6 aylık bebeğin, kredi borcu olup olmadığı için bir belge alması gerekiyordu. Olur mu böyle kepazelik? Ben en son gittiğimde gördüğüm manzara, Avusturya'da yaşayan bir kesimi sırf başka bir kesime istihdam sağlasın diye, kanun çıkarmışlar. Bence bundan sonra Türk siyasetçilerden seküler din eleştrileri yerine, Vize almak için kredi kurumundan temiz kağıdı almak zorunda kalan bebekler için söz alsınlar. Sonuçta Avusturya'da yaşayan türklerin sorunu camilerinin yerin altında olması değil, yada deve çobanlarının imam ve öğretmen olmasida değil. Altı kişilik bir ailenin vizelerinin alınması sorunu. Birde çocuk küçük ise, izin zamanı gemiş ise, zaten hayatın zorlukları seni yormuşken, birde sana Vize diye bir zorluk çıkarıyorlar. işte asıl bununla uğraşsa Efgani Dönmez bir arpa boyu yol alacağız.
Ben oyumu tercihli olarak Alev Koruna verirdim, parti olarak da istediğim partiye. Avusturyadaki seçim sistemi buna uygun , aynı anda hem partiyi seçebilyorsun, hemde tercihli oyla ( yani vekilin adını yazarak ) kişiyi seçebiliyorsun. Resul Ekrem Gönültaş da iyi bir tercih, bunun yanında , en sonunda bizden biri meclise girecek, hemde alnının teriyle. Kendisi Avustruya milletvekilliğinden aday, yani Avusturya genelinde alacağı tercihli oyla seçilebiliyor, ve şansıda gayet açık. Tabi birileri partiden listeye girerse o kadar uğraşmasına gerek yok, ama onada seçmen olarak gidip hesap sorman zor, sonuçta onu sen seçmedin, sana parti seç diye takdim etti. Hasan Vural siyasette çok yeni bir yüz. Oda göçmen toplumundan geliyor, yani burdaki sorunları yaşamış birisi. Sırf türkleri sorun olarak görmediği için seçilmesi gerekir. Bence bu seçimin esas motifi, bizden utanan vekiller mi ? yoksa utanmayan vekiller mi ? Olmalı.
Bu Blog benim yazılarım için hazırlandı, öyle büyük beklentileri olan arkadaşlar gelmeseler de olur. Kendi halimizce bizde düşünmek, anlamak ve yazmak istedik.
Abonnieren
Kommentare zum Post (Atom)
Meine Forderungen für die Gemeinderatswahl 2020 Wien
Meine Forderungen für die Gemeinderatswahl 2020 Wien 1- Für alle Wiener Schulen 2 Wochenstunden Angebot: Empathie, soziale Verantwortung ...
-
Kumardan nasıl kurtulunur? Bu başlığı atmamın sebebi bundan önceki yazıl ile çelişkiye düşmemek içindir. Bundan öncek...
-
Uber und Sklaverei 4.0 Ich bin Taxilenker und Opfer einer neuen Ära, die sich "Digitalisierung" nennt, im Grunde genommen ist ...
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen