Hakan Levent Toktaşa Mektup ( Birol Kılıç'ta isterse okuyabilir )
En son yazdığım mektuptaki feryadımı duyan Hakan Levent Toktaş, kendisini Yeni Vatan gaztesinin facebook safasında gösterdi. Aslına bakarsanız yazdıkları ve tavrı hiç dostane değildi. Bende çaresiz olarak ona bu mektubu yazmaya karar verdim. Daha yeni başlamış olan ilişkimiz, bir yere gelmeden bitmiş oldu. İtiraf eddiyorum, ben hala olayı anlamış değilim. Hakan Levent Toktaş , bana, Yeni Hakerek gazetesine ve Yetkin Bülbül'e , ağır hakaret, suçlama, ve ithamlarda bulunuyor. Ben burda kendi mektubumun seviyesini düşürmek istemiyorum, eğer merak eden arkdaşlar var ise Yeni Vatan gazetesinin facebook sayfasından okuyabilir. Beni en çok meraklandıran, ben Birol Kılıc'a mektup yazıyorum, ama cevabını Hakan Levent Toktaş'tan alıyorum. Aslında Hakan Levent Toktaş'ın yazdıklarına cevap demek zor, daha çok suçlama, aşağılama, hedef gösterme, karalama, ve bağırmalarla dolu. İnanın ben bile mecburen okumak zorunda kaldım, yok türkçesinin bozukluğundan değil içeriğinin çok öğretici, bilgilendirici bir üslupla yazıldığından. Hakan Levent Toktaş'ın yazı üslubu Birol Kılıc'inkine çok benziyor. Şimdi bende bu mektubu yazarken biraz şaşırdım, çünki ilk mektubumu Birol Kılıc'a yazmıştım ama cevap Hakan Levent Toktaş'tan geldi, sonra Hakan'a bir mektup yazdım , yine Hakan cevap yazdı internetten. Bende bu mektubu Birol Kılıca yazmak isterdim ama yine Hakan Levent Toktaş için yazacağım. Birol Kılıc'a başka bir bahara inşallah. Şimdi Hakan Levent Toktaş lütfen bu yazdıklarımı Birol Kılıc'a iletirmisin? Madem onu savunacak kadar seviyorsun, o zaman bu mektubu götürecek kadarda sadakatini göster lütfen. Ben burdan sonra isim yerine ikinci tekil şahıs zamirini kullanacağım, isteyen istediğini anlasın.
Yazdıklarına bakınca çok öfkelendiğini görüyorum. Neden bu öfke ? Yarana mı bastık yoksa ? Sen şimdiye kadar kendi gazetende gerçek islamı, gerçek aleviliği, yazıp bizi bilgilendiriken iyiydi değil mi? İlk önce , eleştiriye kapalı olan insanlar asla gelişemezler, bunu aklında çıkarma. Anladığım kadarıyla sende eleştiriyi sevmiyorsun, sana karşı söylenen hiçbir krıtiğe karşı tahammülün yok. Bence ilk önce burdan başla, hani bize anlattığın gerçek islam varya, aynı onun gibi davran lütfen bize, başka birşey istemiyoruz senden. Yazdıklarını usulen okumak zorunda kaldım, yine aynı öğretici, bilgilendirici stilin yok mu, ama bu defa yazdıklarında karmaşık bir komplo teorisi kurmuşsun. Bak şimdi gözüme girmeye başladın. Nerden başlayacağımı bilmiyorum sen bile o kadar karıştırmışsın ki, neyse önemli değil komplo teorilerinin güzel tarafı başı sonu yoktur nerden girsen anlamlı olur. Sonuçta komplo teorisinin amacı varolan bir bilgiyi doğrulamaktır, onun için nerden başladığı hagi sıralamayı takip ettiği ehemmiyet göstermez. Yok efendim, hükümet desteklimi değilim, yok mafya babalığına mı soyunmuyorum ( Alleddin Çakıcı olmak hiç hayalim olmadı) sonra duramıyorum, o malum bilinen şer odaklarının maşası oluyorum birden. Yetkin abiye söylediğin aşağılayıcı sözleri burda zikretmek istemiyorum. Benim arkdamda kimler yokki, mafya, devlet, şer odakları, ve tek amacım, seni karalamak. Bu yazdıklarından iki sonuç çıkarıyorum bir sen hala olayın şokunu atlatamadın iki en iyi savunma saldırıdır deyip koyuruverdin. Neyse ilk zaman ki üslubun aynı farkettin mi? Hala beni suçluyorsun, bu noktada tutarlı bir ilerleyişin var, yani durumun o kadar da kötü değil.
Senin facebook taki sayfana baktım, 5000 beğenenin var, sonra biraz gezindim, bana senin gazeteni kağıttan okumak yetmiyor, seni çılgınlar gibi sanal alemde de takip ediyorum. Linklerini beğenenlere baktım bir ara, birde neyi farkedeyim, adamların çoğu arapça yazıyor isimlerini , diğerleride iranlı, elbette içinde Avusturya'da Viyana'dan olan da var, sen sonuçta 50000 tirajlı Avusturya'nin en eski gazetesisin. Bunu görünce sana olan hayranlığım daha da arttı biliyormusun. Senin gazeteyi sadece biz çılgınlar gibi okumuyoruz, araplar ve iranlılarda okuyorlar, hemde okumakla kalmayıp beğeniyorlar. Hele senin haberin beğenen kısmında yarısının isimlerinin arapça yazılı olduğunu görünce acaba gerici bir sayfadamıyım diye şüpheye kapıldım. Daha sonra senin gazetenin logosunu ve o hala değiştirmediğin resmini görünce rahatladım. Bence sen zamanın çok gerisinde kaldın. Bak gerçekten bu yapıcı bir eleştiri, ancak dost yapar bunu, iyi dinle beni. Senin yaşin yeterli 28. Şubatı hatırlamaya, BÇG ve Çatı derneği falan. İşte o günden bu güne çok şey değişti. Neler mi değişti? Biz artık gücümüzün farkına vardık. Kendimizin sessiz çoğunluk olduğunu anladık, hele o pazar günkü yürüyüş varya, işte asıl dönüm noktası o oldu, hani senin çok üzüldüğün yürüyüş. Zannedersem sende o gün aslında anladın hiç birşeyin eskisi gibi olamayacağını, ama sende haklısın. Evet artık hiç birşey eskisi gibi olmayacak, bence bir göçmen gazetesi için 15 sene yayın hayatı yeterli. Gördüğüm kadarıyla sende gelişen medya imkanlarına bir türlü ayak uyduramadın. Elinde basılı bir gazeten var, reklamlar sabit geliyor, sıkıntı yok. Ama zaman değişti, artık "Y" jenerasyonu, facebook, twitter ve blog kullanıyor. Sende bunların hiç biri yok, farkındamısın? Öyle zannetiğin gibi gazeten Türk toplumu arasında eskisi gibi etkili değil. Aslında bunun sende farkındasın, ama başkalarının da farkında olmasından korkuyorsun. Korkma medeni bir insan toplumdaki diğer bireyleri en az kendisi kadar akıllı farzeder. Bizimde en az senin kadar kafamız basar. Senden tek ricam lütfen gazeteni o beğenmediğin, içinde süpermarketler olan, siyasal islamın içine düşmüş, gerici yobaz camilerimize getirme. Zannedersem çok şey istemiyorum.
Bence sen gazeteciliği bırak, ve Efganı Dönmez ile birlikte bir cami kur, hani senin ve Efganinin her fırsatta bize öğretmeye çalıştığınız gerçek islam varya, işte onu yaşayabileceğiniz bir cami olsun. Ölye içinde süpermarket, yemekhane, türbe, ve deve çobanı olmasın. Şöyle gayet modern, laik, seküler, aydın hani Avusturya'lılarında bizi beğenecekleri bir islam olsun. Sana söz sizin caminin açılışına hem kendim geleceğim hemde toplu bir ziyaret ayarlayacağım. Bizden sana cemaat olmaz onu söyleyim. Biliyorsun bizim gideceğimiz camiler, süpermarketli, deve çobanlı ve yeraltında olmalı. Ne yapalım bizdeki de öğrenilmiş çaresizlik işte. Bak sen bile bizi 15 yıldır eğitmeye çalışıyorsun, bir arpa boyu yol alamadın. Biz yine hala eskisi gibi geri, bidon kafalı, ve göbeğini kaşıyan kaldık. Boşver bunları sen elinden geleni yaptın, sorun bizde , biz bir türlü senin ve Efgani Dönmez'in hayallerindeki islami yaşayamayacağız, bu aslında ontolojik bir sorun, seküler insanlarda olmaz, sen ondan anlayamıyorsun. Bugün birde senin sayfanda bana yorum yazan bir arkadaşın daha geldi, Nazmi Kocaer bir saat önce "Halkın Ulusu" adındaydı isminin başında bir TC eksikti, Ak partiye küfür etmekten zaman bulduğunda Osman Pamoukoğlu ve Yılmaz Özdil takip ediyor, seni destekleyen adamların profillerine bakılırsa onlarda o yürüyüşe katılmamışlar. Yanlız biz camiden çıkıp gittik o yürüyüşe , hemde paraz günü mangal yapabilecekken. İtiraf edeyim benim bile yürüyüşe gitmeme Efgani Dönmez sebeb oldu, hani senin bize gazetende sevimli göstermeye çalıştığın kıç yalamayan türk politikacı. Nazmi Kocaer bana okkalı bir yazı yazmış, çok hoşuma gitti. Bence bana bundan sonra Nazmi Kocaer yazsın Hakan Levent Toktaş çok eğitici yazıyor. Eğer tercih hakkım varsa, Nazmi Kocaer yazsın, hiç olmazsa onun yazı sitili okunabiliyor. Ha bu arada Nazmi beni uzayda bilinmeyen bir cisim olarak tarif etmişsin ya çok komik olmuş.
Merak etme, eğer biraz daha sabredersen, gelecek mektupta sana kim olduğumu söylicem.
Bu Blog benim yazılarım için hazırlandı, öyle büyük beklentileri olan arkadaşlar gelmeseler de olur. Kendi halimizce bizde düşünmek, anlamak ve yazmak istedik.
Abonnieren
Kommentare zum Post (Atom)
Meine Forderungen für die Gemeinderatswahl 2020 Wien
Meine Forderungen für die Gemeinderatswahl 2020 Wien 1- Für alle Wiener Schulen 2 Wochenstunden Angebot: Empathie, soziale Verantwortung ...
-
Kumardan nasıl kurtulunur? Bu başlığı atmamın sebebi bundan önceki yazıl ile çelişkiye düşmemek içindir. Bundan öncek...
-
Uber und Sklaverei 4.0 Ich bin Taxilenker und Opfer einer neuen Ära, die sich "Digitalisierung" nennt, im Grunde genommen ist ...
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen